Silivri Facebook
banner88

Evlatlarımıza Neler Oluyor?
 
9 ay karnında sevgiyle büyüttüğün, doğumdan sonra göğsüne bırakılan, koklamaya doyamadığın bebeğin, can verdiğin, bin bir emekle, özveriyle büyüttüğün yavrun, öpmelere kıyamadığın canın, ciğerin bir gün geliyor katilin nasıl olabiliyor?
 
Rahmetli annem son derece eğitimli, donanımlı olmasına rağmen hiçbir zaman mükemmel bir anne-kız ilişkimiz olmadı; zaman, zaman çok kızsam, zaman, zaman küssem de hiçbir zaman öldürmeyi düşünmedim.
 
Kendi kızımla olan ilişkimin bizimkinden çok daha iyi olması için sonsuz özveri ile çaba sarf ettim, hala da ediyorum ve  bundan da gurur duyuyorum.
 
Eminim kızım da ileride kendi evlatlarıyla ilişkisini bizden de iyi yaşayacaktır.
 
Hayatımın en mutlu anı Özge’mi doğurduğum andı, ne ilk aşk, ne evlilik, ne iş hayatındaki başarı, ne de kazandığın para, ne de bazen zevkle bazen tutkuyla yapılan alış-veriş, hiçbir şey o anın mutluluğunu, hazzını, gururunu bir kadına, en azından bana yaşatamaz.
 
Yakın arkadaşlarımın da duyguları aynen böyle; ancak bu kadar kısa sürede bu kadar anne katili haberi duyunca ister istemez bize ne oluyor? Hata nerede? Bu minicik bebekler ne zaman vahşi birer katile dönüştü diye düşünüyorum.
 
Rakel Dink’in sevgili eşi Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra içi yanarak yaptığı konuşmadaki bir cümle beni çok etkilemişti ve halen bu haberleri duydukça o cümle geliyor aklıma; katil de bir zamanlar masum bir bebekti….
 
Çocuk denebilecek yaştaki anne katilleri nasıl vahşi gözü dönmüş birer kanlı katile dönüşüyor?
 
Anne – çocuk ilişkisi nasıl bu hale gelebiliyor?
Hani cehalet falan diyemiyorum, parçalanmış aile desem her parçalanmış ailenin çocuğu potansiyel katil değil, hele eğitimli olanlara söyleyecek söz bulamıyorum, ve cinayetin işleniş şekilleri….bu nasıl bir kana susamışlıktır? Nasıl bir hırs, öfke, intikam, nefret?
 
Psikolojik sorunları varmış, o yaşlarda her çocuğun psikolojik sorunları, kimlik – kişilik bunalımları olur ama hepsi katil olacak diye bir şey yok.
 
Geçen gün okuduğum bir röportajda Irmak Ünal’ın; “babamın hayatında bir hamamböceği olarak hep var olacağım” cümlesi içimi yaktı…
 
Anne katillerinden bahsediyorum ama anne yada baba evladına nasıl bu denli hoşgörüsüz, affetmeyen duygularla dolu olabilir, o sevgisizlik, terk edilmişlik duygusu zaten kafası çok karışık, özellikle buluğ çağındaki çocuklara, o dönemi atlatsa bile yetişkin çağlarında nasıl bir hasar yaratır ?
 
Hiçbir şekilde katliamın mazereti olamaz ancak, o evlatları biz yetiştiriyoruz, çuvaldızı kendimize de batırmak gerek diye düşünüyorum.
 
Her şeyin başı sevgi... evet eğitim çok önemli ama karşılıklı sevgi, hoşgörü, ilgi ve evlatlarla iletişim, baskı kurmadan, onur kırmadan iletişim.
 
Hoşça kalın, sevgiyle kalın……
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol