Silivri Facebook
banner88

BU İNSANLAR NASIL UYUR? (Necla Coşkun)
BU İNSANLAR NASIL UYUR? Kendimi görüyorum önce, çok korkmuşum. Hiç bilmediğim tanımadığım kapkaranlık bir yerdeyim. Elimi uzatsam değeceğim sanki ama bir türlü dokunamıyorum. Kanlar içinde hiç tanımadığım bir çocuk. Titremeye başlıyorum, midem kaskatı oluyor uzanıyorum erişemiyorum bağırıyorum bağırıyorum sesimin duyulmadığını anlıyorum. Mekân zaman genişliyor. Her şey dönüyor dünya bir kara deliğe kapılmış gibi gayba kayıyor. Her yanımda kesik acıları.  Çocuk savrulup gidiyor hiçbir şey yapamıyorum. Tenim bedenim acıya dayanamıyor. Hiç kimse duymasa da feryat ediyorum. Sonra birkaç tanıdık etrafımı sarıyor. Onları tutup sarsmaya başlıyorum. Renkler vardı diyorum. Ebemkuşağı rengârenk hani, hangisi diğeri ile aynı? Bitkiler yüzlerce binlerce milyonlarca çeşit değil mi? Sayabilir misiniz kaç çeşit hayvan var dünyada? Hangimizin parmak izi aynı diyorum. Bunca varlığın arasında kim nasıl kendinden olmayana zulmü reva görebilir? İnsanoğlu nasıl olur da karşısındaki kendisi gibi düşünmüyor, yaşamıyor, konuşmuyor, inanmıyor diye ona işkenceyi hak görebilir? Kim kendi ölümünü bilebilir de bunlara cesaret edebilir?  Gazze’ye de yazmıştım. Suriye’ye de. Halepçe de olsa Hocalı da Doğu Türkistan da… Öldürülen her çocuk dünyanın felaketi olur.  Zavallı bir bedene işkence edebilen vahşi iğrenç yaratıklar eninde sonunda bizler gibi etten kemikten değil mi? Nasıl bir yudum suyu yutabilir bunlar? Bir başka insanın yüzüne nasıl bakabilir? Baktıkları her yüzde o çocukları görmez mi?  Nasıl uyur bunlar? Anladım ki dünya bir kara delikte tersine dönüyor dostlar. Savrulup gideceğiz bir gerçek âleme düştüğümüz yerde helak olup kalkamayan onlar olacak.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol