Silivri Facebook
banner88

ÇOCUK İSTİSMARI... (NECLA COŞKUN)

ÇOCUK İSTİSMARI…

 

Varlığıyla yaşamı anlamlı, çabalamaya değer hale getiren çocuklarımız…

 

Dünyaya geldiklerinde pamuklara sarar sarmalarız. Herkes onların nasıl büyütüleceği konusunda o kadar çok şey bilir ki içinden çıkması zor bir yolculuğa çıkıldığı fark ediliverir. İlk iş kendi yaşantımızda değişiklikler yapmaktır. Çocuklarımızı korumak, yaşama hazırlamak onların ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler olmalarına yardımcı olmak adına bir yaşam biçimi belirlemek dünyanın en özverili durumudur.

 

Peki ya herkes bu özveriyi gösterebiliyor ya da bu yolculuğu sağlıklı atlatabiliyor mu?

Bir çocuğu büyütürken ekonomik, ahlaki, sosyal açılardan pek çok zorlukla mücadele etmeyi de öğrenmek zorundayız.

Elimize doğan bebeğin birey olma yolunda karşılaşabileceği risk faktörleri haritası çok yönlü bir harita olacaktır ama bu noktada bu hafta sizlerle çocuk istismarı üzerine bir paylaşımda bulunma ihtiyacı hissettim.

Çocuk istismarı denildiğinde, ülkemizde yargıya intikal etmiş, medyada yer bulmuş olayların akla ilk gelenler olması mümkün; ancak bu konuda bir çocuğun istismarı sayılabilecek pek çok başlığın olduğunu da belirtmek isterim. Bu aralar sosyal medyada bu konuyla ilgili görsellere de sıkça rastlanıyor. Toplumu bilinçlendirme etkinliklerinin planlanmasını çok önemsiyorum; çünkü pek çok aile bu konunun kapsamından habersiz.

 

Öyleyse çocuk istismarından ne anlamalıyız? Şöyle ki çocuğun, sağlığını, fizik ve psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen her tür davranış ya da ihmal bunun kapsamı dâhilindedir. Bu davranışlar fiziksel, cinsel ve duygusal istismar ve bir de ihmaller olarak gruplanmaktadır. Örneğin çocuklarınızı ihtiyaç duydukları ilgi ve sevgiden mahrum bırakıyor musunuz ya da bu durumda bırakılan çocuklara tanık oluyor musunuz? Cevabınız evetse bu durumun içindesiniz.

            Genellikle cinsel istismarların haberi yapıldığından toplumda istismar olarak sadece bu durumun algılandığı gözlenmekte, o nedenle ailelerin bu konuda bilinçlenmeye ihtiyaçları var. Bugün artık sağlık ocakları bir annenin hamileliğini neredeyse anneyle eş zamanlı öğreniyor ve gebe anne takibiyle başlayıp çocuğun doğumuyla birlikte yaklaşık iki yıl süren aşı takipleri serüveni başlatıyor. Eh bu da bir şey tabi ama bu süreçte ailelere çocuk yetiştirme, sağlıklı ebeveyn olma noktasında işe yarar çalışmalar yapılabilir mi acaba diye düşünüyor insan. Çünkü pek çok aile çocuğunu istismar ettiğinin (ya da bunun başkaları tarafından çocuğuna yapıldığının) farkında bile değil. İşte size birkaç örnek:

 

  • Çocuğu sözel olarak hırpalamak, onun özgüvenini kırmak
  • Çocuğa yeterli bakımı sağlamamak ( temizlik, sağlık)
  • Çocuğa eğitim ve hobileri için kullanacağı zamanı yetişkin işlerini yapmak için harcatmak
  • Çocuğu örseleyip itip kakmak
  • Çocuğu bulunduğu ortamda hizmetçi gibi kullanmak
  • Çocuğun sağlık ve eğitim haklarını kısıtlamak bunlara yeterli erişimini sağlamamak
  • Çocuğun dokunulmasını istemediği yerlerine dokunmak
  • Çocuğu cinsel içerikli materyallere maruz bırakmak
  • Bir yetişkinin çocuğu kendine dokunmaya zorlaması
  • Çocuğun yetişkin tarafından onun çıkarları için kullanılması vb.
  • Bir de çocuğu istismara açık hale getirmek, onun için gereken güvenli ortamı sağlamamak

 

Bu birkaç örnekten de anlaşılabileceği gibi ciddi anlamda farkındalık, dikkat isteyen bir konu. Çocuklarımızı büyütürken nelerin farkındayız ve neleri gözden kaçırabiliyoruz? Bizim için güvenli olan her yer çocuklarımız için de güvenli mi? Kendi çocuklarımız için gösterdiğimiz hassasiyeti başkalarının çocukları için de gösterebiliyor muyuz?

 

Çocuk işçilerin, çocuk gelinlerin, tecavüzcüsüyle evlenmeye zorlanan kız çocuklarının yaygın olduğu bir ülkede yaşıyoruz, aile içi şiddette dünya sıralamasında ilk üçü kimseye kaptırmadığımızı da unutmayalım. Eşlerin birbirlerine sözel ya da fiziksel şiddetlerinin aynı zamanda çocuğa yapılmış bir şiddet olduğunun da farkına varalım. Şiddet demişken paylaşım sitelerinde bu konuya ilişkin gördüğüm bir afişte “okulda çocuğa vurmak ve aşağılamak” ifadesi yer alıyordu. Başka yerde çocuk dövülebilir aşağılanabilirmiş gibi. Oysaki okullar bu yönde istismara uğrayan çocukların fark edilip korunmaya alınması için girişim başlatılan en temel kurumumuzdur. Ülkemizde milyonlarca çocuk içinde okulda şiddet görenler ile okul dışında şiddet görenlerin oranı kıyaslanamayacağı ortadadır. Bu konuda okullarımız çoğu zaman bir çocuğun istismara uğradığının ilk fark edildiği kurum olmaktadır. O nedenle ailelerin dışarıdan gelebilecek tehditlerden erken haberdar olabilmek önlem alabilmek çocuklarındaki olumsuz değişimleri zamanında fark edebilmek için eğitim kurumlarıyla da sağlıklı iletişimde olmaları çok önemlidir.

 

Bu noktada ebeveynleri bir kez daha uyarmakta yarar var fiziksel ve cinsel istismarlara göre duygusal istismarı daha geç fark edebilirsiniz. Hatta çocuğunuzu duygusal istismar edebilirsiniz. Onların hem bedenlerini hem de ruhlarını korumak zorundasınız. Arkadaş seçimlerinizi, içinde bulunduğunuz ortamları belirlerken çok daha dikkatli olmaya özen göstermelisiniz. Biz ailemizden ne gördük, sanki bizim psikolojimize bakan oldu mu gibi arkasına sığınılmaya çalışılan gerici fikirler ileride hem çocuklarımızın hem de bizim büyük üzüntülerimiz haline dönüşebilirler. Her alanda ileri toplumlar sağlıklı, başarılı, mutlu bireylerin oluşturduğu toplumlardır.

 

Çocuklarınızın farkına varın ve onları dinleyin! Unutmayalım ki ailelerin çocuklarıyla aralarında her şeyi konuşabileceği bir köprü kurması, o güveni inşa etmesi istismarın önüne geçilmesinde çok önemli bir rol oynayacaktır.

 

Necla Coşkun

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol