Silivri Facebook
banner88

Biz kimiz?
Sanayi devrimleri mülkiyetin el değiştirmesinin sonucunu doğurunca, feodal aristokrasiyle tarih sahnesine çıkan burjuva sınıfı arasında iktidar kavgasına dönüştü ve doğal olarak burjuvazi kazandı. Emekçi sınıflar açısından feodal sistemin kölesi durumundakiler ücretli  özgürlüğü elde ettiler. Sanayi sermayesiyle- banka sermayesi kapitalizmin temelini oluşturdu. Özel mülkiyete burjuvazi (kapitalistler) egemen oldular ve toplumsal – sosyal – ideolojik çelişki ücretli emekle (işçi sunıfı) mülkiyeti elinde tutan (burjuvazi) arasında kavgaya dönüştü.
 
Bu yazımda kapitalizmin tarihsel sürecini kısa da olsa anlatmak değil. Bundan sonra yazacaklarıma temel olsun   diye böyle bir giriş yaptım.
Kısaca tarih, “Sınıflar mücadelesi tarihidir.” İşin temeli budur. Kapitalizmin artı değere dönüştürdüğü sömürüsünü sağlamlaştırmak ve devamlılığı sürdürmek için emek cephesine sadece kendi koyduğu yasa ve yönetmeliklerle saldırmaz. En önemlisi ideolojik olarak saldırıdır. Kapitalizmin tarihsel ideolojisi milliyetçiliktir. Milliyetçilik, ulus devletlerin burjuvazisinin elinde devlet erkini biçimlendirmenin en temel argümanıdır. Bütün gayreti halk kitlelerini kendi sınıf aidiyetinden uzak tutmaktır.
 
En pratik yöntemle sokakta, evde, işte okulda hayatın her alanında insanlara kimsin diye sorduğumuzda, milli kimliği, dini kimliği, etnik, bölgesel, kent, köy mahalle, spor klübü ile başlar. En son ekmeğini aşını kazandığı aidiyetini söyler. En son, işçi, memur, çifçi yim der. İşte ideolojik saldırının, toplumu abluka altına almanın, kapitalist sömürüyü perdelemenin en verimli yöntemidir bu.
Oysa sosyal ve sınıflar aidiyeti en sonda değilde, en başa konduğunda kapitalizmin efendilerinin ve onların sisteminde nemalandırılanların uykuları kaçıyor. Ne zaman sınıf temelli tepki arttığı zaman sıkıyönetimler, darbeler gündeme geliyor. Ceberut devletin 1 Mayıslardaki gibi tahammülsüzlüğü hat safhaya ulaşıyor.
Reel sosyalist sistemin dağılması, emperyalist – kapitalist sistemde emek sermaye kavgasını kısmen ötelemiştir. Emekçi kitlelerin taleplerini dini, etnik ve milliyetçi argümanlara indirgemesi, yerel ve uluslararası burjuvazi acısından en kolay sömürü aracıdır. Böl yönet yöntemi egemenliğinin en önemli ideolojik aracı olarak kullanılmaktadır.
Oysa işçi sınıfı ve müttefiki emekçi kitlelerin sınıf çıkarları etrafında birleşmeleri kapitalist sömürüden, etnik, dini ve kültürel boğazlaşmayı da ortadan kaldıracaktır.
Günümüz Türkiyesinde emekçiler için çözümsüz olan her şey, yönetenler için bir çözümdür aslında.İktidarlarını pekiştirmenin yöntemidir.
 
Son söz; kapitalizmin sosyal – siyasal- ideolojik saldırılarını, dini, etnik, milliyetçi temelde değil, sınıf mücadelesi temelinde yükseltmekten ve onu örgütlü hale getirerek yoksulluğu ve yolsuzluğu yenmenin başkaca yolu olmadığının anlaşılması lazımdır. Gerisi kapitalist efendilerin değirmenine su taşımaktan başka bir değeri yoktur.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol