Silivri Facebook
banner88

Gereksiz Tüketime Hayır...

Amerika Birlesik Devletleri’nin Philadelphia eyaletinde annesiyle yaşıyordu Anna Jarvis… Annesi öldüğünde 41 yaşında, kocaman yetişkin bir kadındı ve bu yaşına kadar annesiyle yaşamıştı sürekli… Buna rağmen onu kaybettiğinde, onunla yeteri kadar ilgilenmediğini düşünüyor ve bunu düşündükçe acı çekiyordu…

Annesinin ölümünün ilk yıldönümünde 10 mayıs 1906’da tüm arkadaşlarını evinde toplayarak annesini andı… Bu toplantıda bir fikir ortaya atıldı ve bu günün „anneler günü“ olarak kutlanması, o toplantıda kabul gördü… Bu fikir babalar tarafından da hoş karşılandı ve bunun uygulamaya geçmesi için gereken finanzal desteği, o zamanın ünlü bir tekstil tüccarı sağladı… Belli ki, adam gelecekteki güzel günleri çok önceden görmüş, paranın dayanılmaz sıcaklığını avuçlarında hissetmişti kesin…

Böylelikle ilk anneler günü 10 mayıs 1908 tarihinde, Anna’in annesinin dini dersler verdiği Grafton kilisesinde anneler ve çocuklarıyla kutlandı, o gün kiliseye yaklasık 400 kişi gelmişti…

Anna Jarvis bununla yetinmek istemiyordu, bunu daha da büyütmek hatta bu günü milli bayramlar arasına sokmak istiyordu…Gerçi derdini ben pek anlamadım vallahi, olayı bu kadar büyütmekteki amacı neydi, neden buna gerek duydu ki? Neden her sene kendi arkadaşlarıyla evinde anmalar yapmak ona yetmedi acaba? Psikolojik problemleri olan biri miydi dersiniz, bir evlat neden annesiyle ile ilgili kendini bu derece yetersiz hisseder ki? Annesine karşı bir suç mu islemişti de kendini allahın karşısından böyle affettirecektiğini düşündü, ki Anna çok dindar bir kadındı... Yoksa niyeti ünlü mü olmaktı, toplumda kabul mu görmek istiyordu bu yolla acaba? Yoksa ona destek olan ünlü tekstilcinin oyununa mı gelmişti? Paranın kokusunu alan adam belki de bizim Anna’in aklını çelmistir, kimbilir! Bence bu olasılık en akla yakın olanı… Anna, sonradan başına gelecekleri bilseydi herhalde bununla hiç uğraşmazdı…

Neyse; bu amaçla büyük bir mektup ve imza kampanyası başlattı… Bu kampanya ile dönemin en büyük iş adamlarına, yöneticilere, devlet adamlarına, din adamlarına ulaştı… Doğal olarak; erkek egemen toplumlarda erkeklerin fikri alınmadan, onların onayları olmadan bir düşünceyi topluma kabul ettirmek imkansızdır…

„Anneler günü“ fikri önemli erkekler ve de babalar, kocalar vs tarafından hoş karşılandı, böyle bir günün onlara hiç bir zararı yoktu, hatta anneleri motive etmesi ve de işlerine, çocuklarına canla başla sarılmaları açısından önemli yararları bile olabilirdi…

Ama erkeklerin başka „önemli fikirleri“ daha vardı… Ekonomiyi ellerinde tutan erkek neslinin „anneler günü“ kutlamalarını desteklemelerinin ardında yatan gerçek bence çok farklıydı… Bu fikri bu kadar çabuk ve kolayca kabul etmelerinin tek ve asal sebebi ise ceplerine girecek paraydı… Bizim tekstilcinin hayali bütün erkeklerin rüyası olmuştu…

Parayı ellerinde tutanlar yanılmamışlardı… 1914 yılında, zamanın ABD Başkanı Wilson’un imzasıyla, her mayısın ikinci pazarının resmen „anneler günü“  ilan edilmesiyle birlikte, ilk toplu kutlamada çiçek satışları tavana vurdu… Ardından tebrik kartı satışları dünya tarihinde görülmemiş boyutlara ulaştı… Kutlamaların diğer ülkelere hızla yayılmasıyla hediye satışları hızla yükseldi, ekonomi tıkırındaydı… Erkekler muratlarına ermişlerdi…

Anna Jarvis, ön ayak olduğu böyle bir günün ticari kaygılarla amacından saptırıldığını farkettiğinde artık çok geç olmuştu… Çok naif bir sekilde ortaya attığı bu günü ticari amaçlarına kurban edenlere karşı hukuki bir savaş başlattı… Bütün davaları kaybetti, hatta bu uğurda tek mal varlığı olan evini bile kaybetti… 1948 yılında, 84 yaşında öldüğünde hasta, yoksul, mutsuz, yenilmiş bir kadındı…

Annelerimizi anmayı bir güne sığdırmak, onları sevmeyi bir günle sınırlamak, onlara şiirler şarkılar yazmayı bir günde bitirmek! Dünyanın korkunç ve acımasız düzenine alet olmak! Ben artık anneme hediye almayacağım, ben de hediye istemiyorum çocuklarımdan… Dünyayı yöneten para babalarının ekmeğine yağ sürmeyi keselim diyorum… Bizim tüketimimizle beslenen düzen kuruculara ve koruyuculara karşı tepkimizi gösterelim ve gereksiz tüketime hep birlikte son verelim…  Biliyorum ki, annelere verilecek en güzel hediye sevgidir, durup dururken yanaklara kondurulan sıcacık bir busedir, sımsıkı bir kucaklayıştır aklına her geldiğinde…

Ha sahi, önümüzde bir de babalar günü var! Dedeler günü, nineler günü! Teyzeler, halalar günü… Çocuklar, torunlar… Amcalar, dayılar… Köprüyü geçene kadar dayı olan ayılar günü de olabilir mesela… Solaklar, salaklar günü… Kıskanılan en küçük kardeşler günü… Sol eliyle topa vurarken sağ eliyle uygun yerlerini kaşıyanlar günü… Pilav üstü kurufasulye sevenler günü… başka bir günü de sevmeyenlere ayıralım isterseniz… tek ayak üstünde dişini fırçalayabilenler günü… Sevgililer, sevmeyenler, sevemeyenler, karşılıksız sevenler, platonik aşıklar günü… Çalışanlar, çalışmayanlar, boş oturanlar, boş oturmayanlar, tembeller günü… Dövenler ve dayak yiyenler günü… dayak yiyip de bana mısın demiyenler günü… En büyük maganda benim magandam günü… Yolda hark diye yere tükürenler günü… Ooo isteyene gün çok vallahi…Yakında hepsi kutlanır, merek etmeyin… Biz bu kadar saf salak olduktan sonra, düzenin sahiplerinin, yılda 365 defa kutlamalar icat ederek bizleri tüketime teşvik etmeleri ve de tüm insanları sömürmeleri hiç de zor değil… Izninizle ben şimdi bir gün ilan ediyorum, yılda 365 gün kutlayacağız bunu… GEREKSİZ TÜKETİME HAYIR GÜNÜ…Deliye her gün bayram, demeyin şimdi…

 


 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol