Silivri Facebook
banner88

GÜNLERİN BUGÜN GETİRDİĞİ...

işçiler o zaman haftada 6 gün ve günde de tam 12 saat çalışıyorlardı...

150 yıl önce şimdiki gibi gelişmiş makineler de yoktu... dile kolay tam 12 saat taş taşıyorlardı... Ne yazık ki, taş taşıyanların yürümeleri onları bir yere götürmedi… Bunun için daha 30 yıl beklemeleri gerekiyordu... 1886’da, bu sefer Amerika’nın Şikago kentinde yarım milyon işçi bunun için yürüdü... günlerden yine 1 Mayıs’tı...  ve tüm ülke çapında büyük bir grev başladı... ve grevin üçüncü gününde polis ateş açarak 4 kişiyi öldürdü... İşçi lideri  August Spies bunun üzerine işçileri silahlı eyleme çağırdı ve Haymarket meydanında toplandılar... Polisler de önlem almışlardı ve sonuçta aralarında Spies’in de bulunduğu sekiz işçi tutuklandı... bu mücadeleci işçiler „ Şikago Sekizleri“ diye anıldılar...

İşçilere ders vermek isteyen büyük patronlar, devleti de arkalarına alarak bu sekiz kişinin asılması için uğraştılar, halkın karşı kampanyaları ile, ancak 4 tanesi asılarak öldürüldü...

1 Mayıs 1886, sadece daha insani koşullarda çalışma isteğinin hayata geçirilmesi değildi,  insanları renklerinden dolayı ayıran duvarlarlar da yıkılmıştı…Amerika’nın başka bir şehri Kentaki’deki yürüyüşe siyahlar ve beyazlar birlikte katılmışlardı çünkü... ve o zamanlar Kentaki’deki parklar siyahlara yasaktı... her dilden, her dinden, her ırktan işçiler birlikte yürüyerek Ulusal Parka girdiler... hedefleri aynıydı, istekleri aynıydı... aynı amaç onları birleştirmişti o gün...   dil farkı bilmediler, din farkı bilmediler, sanki bir anadan doğmus gibiydiler... ve bu tarihten sonra 1 Mayıs, tüm dünyada her yıl İşçi Bayramı  olarak kutlanmaya başlandı..

Fazla geçmedi… 3 sene sonra, yani 1890 yılında dünyanın bir çok ülkesinde günlük çalışma saati 8’e indirildi… Onlar daha insanca koşullarda yaşamak istemeselerdi ve bunun için mücadele etmeselerdi, bugün biz hala 130 yıl öncesinin şartlarında çalışır mıydık, bilmem... günde 8 saat bile bana fazla geliyor... hayatım haftasonunu beklemekle geçiyor desem yalan olmaz...

Sözüm daha bitmedi... İşçi ve emekci sınıf belli bir süre sonra, kazanılmış hakların herkese yaramadığını anladı, sınıflar arası ayrılıklar yaşanıyordu...Bugün bile Avrupa’da sigortasız ve kötü şartlarda çalışan insanlar var...Yasalarda gösterilen 8 saat, bir çok yerde uygulanmamakta…

Hatta baktılar ki, başka ayrıntılar var...  eşit ise eşit ücret gibi... fazla mesailerin ödenmesi gibi... Bunlar için örgütlendiler, sendikalar kuruldu... İnsan çiğ süt emmiş misali, emekçinin hakkını aramaya niyetli örgütlerin çoğu, işverenin safında yer aldılar, geldikleri yere ihanet ettiler...

1 Mayıs 1886’da Haymarket meydanında yaşanan kanlı 1 Mayıs’ın daha da beteri, 90 sene sonra Taksim meydanında yaşandı... tarih 1 Mayıs 1977’yi göstermekteydi... 36 kişi öldü o gün... Şimdilerde ise Silivri mahkemelerinde, Taksim’de Ergenekon’un izini sürüyorlar…

Naziler onu almaya geldiklerinde, .Martin Niemoller isimli papaz o ünlü sözünü söylemişti:
Önce yahudileri götürdüler, sesimi çıkarmadım, “ben yahudi değildim” . Arkasından aydınları götürdüler, sesimi çıkarmadım “aydın değildim” . Sonra muhalefeti götürdüler, sesimi çıkarmadım “muhalefet değildim” .Peşinden çingeneleri götürdüler, sesimi çıkarmadım, “çingene de değildim”.  Peş peşe demokratları, sosyalistleri, liberalleri götürdüler. Sesimi çıkarmadım, “çünkü hiçbiri değildim”  En sonunda beni götürmeye geldiklerinde etrafıma bakındım, gördüm ki; “ses çıkartacak kimse kalmamıştı...''

Nesini söyleyim canım efendim
Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim

Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse bilmiyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim
Serdari & Ruhi Su

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol