Silivri Facebook
banner88

Hayallerini yak evi ısıt *

Cezmi Ersöz Viyana’daydı geçen ay... Böyle yanıt verdi soruma... İçim burkuldu birden… Bana sorsalar ben de aynı yanıtı verirdim galiba… ama herşey insanın istediği gibi olmuyor işte… hayat çoğunlukla bizim isteklerimizin dışında gelişmekte... Ben ve benim gibi o kadar çok insan var ki  ülkesinden çok uzaklarda yaşayan... bedeni buralarda ama yüreği orada olan... aynı kaderi paylaşan...

Cezmi Ersöz’ün kim olduğunu sanırım yazmaya gerek yok… Bilmeyenler Google’a yazıp, onun hakkında yüzlerce bilgi edinebilirler… bunu yapanların çoğunlukta olmamasını diliyorum, çünkü; okuyan, düşünen, sorgulayan, sanatçılarını, yazarlarını tanıyan aydın bir millet olma umudumu içimde taşımak istiyorum…

Cezmi Ersöz bir aşk adamı, doğrudan hayatın içinden geliyor… muhabbeti şahane…esprili ve akıllı…dili oldukça sivri, anlayana!  sadece aşk üzerine değil kurduğu cümleler… onunla  herşeyden konuştuk…

„Aşk belli bir süre sonra bitiyor evet, devam etse eğer, insan bedeni bunu kaldıramaz, felç olur. Tarla kuşuydu Julyet oyununda, Julyet ve Romeo evleniyorlar. Aşk komediye dönüşüyor. Burnunu karıştıran bir Romeo, saçları bugudili bir Julyet. Romeo eve yoğurt almıyor diye Julyet’ten firça yiyor.”

Ve devam ediyor Cezmi Ersöz: “Devletin en küçük hücresi ailedir. Birbirini seven iki kişinin arasına kurallar, kanunlar giriyor. İkisine de roller veriliyor. Erkek bu role zaten dünden razıdır. Kadın da, kendine aykırı olsa bile razı olur. En batılı, en okumuş bir kadın bile, ne yazık ki yuvanın bekçisi ve bir süre sonra da mutsuzluğun bekçisi oluyor. Hele imza atmak başlı başına bir soytarılıktır. İmzada keramet vardır derler ya, bu doğrudur. O imzayı atar atmaz, bin yıllık erkeklik rolü erkeğe, bin yıllık kadınlık rolü kadına geçer. Kuralların kurbanı olurlar.”

“Paranın gücü herşeyin içini boşaltır. Marx şöyle diyor: Sevgi, çok paranın içinde boğulur.”

“Bir sosyalist aydın Kuran-i Kerim’i okumak ve yorumlamak zorundadır. Din düşmanlığı solculara çok şey kaybettirdi. Ben ateist değilim, tanrıya inanirim ama sosyalistim de. Bizde belli şablonlar oluşmuş, sosyalist insan ateist olur gibi. Halbuki hayatta herşey vardır, herşey iç içe geçmiştir.”

Ben burada onu susturup kendim konuşmak istemiyorum ve yine ona ait satırlarla devam diyorum:
“Hayatı anlamak için, tıpkı yazmaktan vazgeçtiğim zamanlarda olduğu gibi başımı bir suyun içine sokuyor, tam boğulacağım sırada başımı yukarıya kaldırıyor, can havliyle nefes alıyor, o anda yaşadığımı ve hayatımı anladığımı hissediyorum.”

Bu son cümleleri, onun bir kitabından aktardım buraya… Can havliyle nefes almak gerekir bence de hayatı daha anlamlı kılmak için, tıpkı bir şeyin değerini kaybetmeye yakın anladığımız gibi… İtiraf etmeliyim ki, onun bütün kitaplarını henüz okumadım ama buna niyetliyim… Bu yazıyı okuyan herkese de onun kitaplarını hemen alıp okumalarını şiddetle öneriyorum…

Cezmi Ersöz buradayken sanırım başka söze gerek yok ve ondan güzel bir şiirle bitireyim bu haftaki yazımı:

Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

* Cezmi Ersöz’ün bir kitabı

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol