Silivri Facebook
banner88

İlk Aşk... Çocukluk Aşklarımız... Gençlik Sırlarımız...
 
Şarkılar duygularımızı iki satırla ne kadar güzel anlatıyorlar... Büyüyoruz, yaşlanıyoruz ve ilk aşkın o şahane büyüsünü, ulaşılamazlığın verdiği heyecanını, bedensel zevklerden uzak olan o temizlik ve saflığını bir daha asla yakalayamıyoruz...
 
İlk aşk masumiyettir, saflıktır, aklın öne çıkmadığı en güzel zamanların hikayesidir... Mantığın işlemediği o zamanlarda kalbe dolan o ilk bakış hiç unutulmaz... Ve gün gelir özlersin o günleri... Büyüdükçe kirlenen bu dünyada özlediğin sade yalınlıktır belki de, rüzgarla dans edebilmektir kimselere aldırmadan... masal tadında yaşamayı, mutlu çocuk düşlerini özlersin... ve ilk aşk hep bunlara eşlik eder anılarda...
 
Bazen umursamaz davranmak...Bazen özellikle itip kakmalar... Saklambaç oynarken onu aramalar... haydi kovalamaca oynayalım demeler... birlikte dondurma yemek, yakartop oynamalar... lise sıralarında ise kaçamak bakışlar, yüzlerin kızarması... sınıfa girdiğinde gözlerin hep onu araması, tarifsiz bir umut... ilk hayaller, ilk heyecanlar... ilk aşklar... çocukluk aşkları... gençlik aşkları...
 
Çocukluk aşkı; aklımızın, kalbimizi durdurmadığı zamanların kahramanıdır... en masum, en saf olan... ve hiç unutulmayacak olan... tamamen dertsiz olan hayatın tek derdidir o... büyüyünce en küçük ayrıntısına kadar hatırlanandır... adını soyadını okul numarasını bile unutmamaktır... çoğunlukla da platonik olandır...
 
Ve bu yüzden belki de ilk aşk, ilk göz ağrımız, aşkın en gerçek halidir... ne kadar zaman geçerse geçsin, ne kadar uzak olursa olsun bizden, hep aklımızın bir köşesinde, hep hatıralarda kalandır... ve bir gün karşılaşmayı beklemektir... ve hatta yıllar sonra onu bulmaya çabalamaktır... bir gün buluşursan eğer, yarım kaldığı yerden devam etme olasılığının büyük olduğu bir gerçekliktir...
 
Şu sıralar etrafımda ilk aşklarını arayan insanlar, arkadaşlarım, dostlarım çoğalmakta... Benim kuşağım, 60’lı yılların küçük çocukları, 70’li yılların gençleri; şimdi 50’li yaşlara merdiven dayadık, yavasça çıkıyoruz yukarı arkamızda koca bir asır bırakarak... Toplumun, hayatın bize verdiği ödevleri başarıyla yerine getirdik... iş güç sahibi olduk, evlendik, doğmak için bizi seçen çocukları dünyaya getirdik... sanki bize verilen bir görev misali oldu bunlar... hayatımızın merkezinde hep başkaları oldu...  Şimdi ise kendimiz için yaşamanın zamanı geldi diye düşünüyoruz belki de ve bu duygu bizi eski mutlu çocuk günlerimize sürüklüyor...
 
Öyle bir zamandayız ki, herşey yanıbaşımızda artık... Uzaklar yakın oldu, hayaller gerçek olmakta sanki... En uzakta kalmış dostlar parmaklarımızın ucunda... Bilgisayarın iki tuşuna basıyoruz ve en derinlerde, en uzak hatıralarda kalmış biri karşımıza çıkıveriyor... kaybolan yıllara bir tuşla ulaşabiliyoruz...hele bu ilk çocuk aşkımızsa eğer, aynı duyguları yeniden hissetme olasılığı büyük...  O en masum halimizle sevdiğimiz kişi yıllar sonra da bizim için en gerçek, en uygun ve yine en sevdiğimiz olabiliyor... veya kimseler farkına varmadan yaşanmışsa eğer,  yine ayni platonik haliyle kalmaya devam ederek ve yine içimizde bir sır olarak kalarak...
 
Belki ilk aşk; sadece çocukluğa, geçmişteki güzel günlere, bozulmamış, kirlenmemiş duygulara duyulan bir özlemdir... belki de beklentisiz sevgiye özlemdir sadece... belki de zamanın kirlettiği bu dünyaya bir itirazdır... belki de başka aşklar yaşayamamış olanların, hayattan alıp vereceği henüz bitmemiş olanların verdikleri son mücadeledir... belki de dünyayı sevginin kurtaracağını düşünenlerin, sevginin ölmediğine dair son inançlarını onaylatma isteğidir... 
 
Hayatımızın ilk baharında, ikokulda, lisede ve belki de üniversitede yaşadığımız ilk aşklarımız hep aklımızda diyoruz ama bir şeyi unuttuk galiba...İkinci baharlara ne demeli peki... İlk aşklar kadar etkili, ilk aşklar kadar hesapsız... Mantığımızı ikinci kez rafa kaldırıp kalbimize yol verdiğimiz yıllar... Sonbahar aşklarını başka bir güne bırakalım şimdilik...  Haftaya bir aşk hikayesi anlatacağım size... İstanbul’dan Viyana’ya uzanan bir yol ve geride kalan ama hiç akıldan çıkmayan bir sevgili, bir ilk aşk...
 
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol