Silivri Facebook
banner88

KABAHATİN BÜYÜĞÜ SENDE

öyle şeyler yaşıyor ki insan, dünyaya geldiğine geleceğine bin pişman oluyor… 2-3 haftadır aşk’tan bahsediyorum, bu hikayeye devam edeceğim önümüzdeki hafta...Fakat bu hafta biraz değişiklik yapalım, madalyonun diğer yüzüne bakalım diyorum... çünkü hayatta sadece aşk yok, hatta ve hatta çoğunlukla aşk yok... ölüm var, haksızlıklar var, cehalet var, yalan dolan var, yoksulluk var, açlık var... ve bunların da bir nedeni mutlaka var... İnsanlar binlerce yıldır iki kutba ayrılmışlar... binlerce yıldır yönetenler ve yönetilenler var... ve binlerce yıldır yöneten küçük azınlık diğer büyük çoğunluğun başına çöreklenmiş durumda... onları ezmekte, sömürmekte, aldatmakta, öldürmekte... Ve bunu yapmaları için her zaman nedenleri ve çok etkili araçları var... Bugünkü neden ise enerji kaynakları, madenler, su vs olarak görülmekte... ama asıl neden güç sahibi olmak, herşeye hükmetmek galiba... insanın büyük egosu asıl neden belki de... hırsı, doymayan gözü... insanlığın kötü yanı bunlar...
Benim kafama hep takılmıştır... Neden kızılderililer  Avrupa’yı  keşfedip on binlerce Avrupalı’yı öldürmemişlerdir de Avrupalı’lar bunu yapmıştır... neden Hindistan İngiltere’yi sömürmemiştir de, İngiltere 200 yıl Hindistan’ın iliğini kemiğini emmiştir... Neden araplar petrolü keşfetmemiştir?  Neden teknolojinin sahibi batıdır? Neden batı sürekli doğuyla uğraşıp durur? Neden son yüzyılda batı bu kadar önem kazanmıştır ve güçlü olmuştur?
Televizyonu açmak istemiyorum, radyoyu dinlemek istemiyorum, artık gazete okumak bana iyi gelmiyor... her yerde ölüm var, her yerde adaletsizlik var, her yerde acı var... Yönetenler hep aynı saftalar, yönetilenler ise saf tutamıyorlar bir türlü ve kendilerini yönetenlerin oyunlarına aldanıyorlar, tuzaklarına düşüyorlar... Ordan oraya savruluyorlar, birbirlerine giriyorlar, birbirlerini öldürüyorlar... tepedekiler ise emellerine ulaşmanın verdiği korkunç zevkle onları izliyorlar... Aşağıdakilerin verdiği her kayıp onlara daha da güç veriyor, aşağıdakilerin her savaşı onlara para olarak geri dönüyor...
Eğer haksızlığa karşı çıkıyorsan, iyi ve daha insanca yaşamak istiyorsan, yönetenler sana terörist diyorlar, halbuki sen uğruna savaştığın toplum için bir halk kahramanısındır... Birinin terörist dediğine diğeri özgürlük savaşcısı diyor... yönetilenler, yani ezilenler, yani halk, yani acı çekenler, haksızlığa uğrayanlar, yani açlık ve yoksulluk çekenler; oyunlara kanmasalar, bilinçli olsalar, sorgulayabilseler, kendi saflarında olabilseler, bazıları kraldan cok kralcı olmasalar, kendilerinin önemlerinin farkına varsalar, güçlerinin farkına varsalar herşey çok farklı olabilir... Bu bağlamda kapitalizm’den yana olan, kendi safını bırakıp patronun safına geçen sağcı kesimi zaten ömrüm boyunca hiç anlamamışımdır… onların da bunun için bir nedeni vardır herhalde, bilmem!
Son olaylar Çin’de yaşanıyor...  halkının Doğu Türkistan dediği, yönetenlerin ise Sincan demekte israr ettiği bölge... yüzlerce Uygur öldürülüyor orada, katliam yapılıyor... Kimsenin sesi çıkmıyor... Uygur Türkleri olarak bilinen halka Türkiye arka çıkmakta gecikiyor, çünkü kendi tarihinde aynı çelişkiyi yaşıyor… Halkının Kürdistan dediği yere, hala Kuzey Irak demekte ısrar ediyor… Tencere dibin kara, senin ki benden kara... benzer olaylar Afganistan’da olmakta... bombalamalar, cinayetler... Irak’ta... Filistin’de...
Kendi çıkarları söz konusu olunca, ortalara çıkıp ahkam kesmekte usta olan batı, şimdi susuyor...çünkü Çin’e ihtiyaçları var… yönetenler aynı safta toplanmış durumdalar... güç birliğindeler... çıkarlarına aykırı olanı görmüyorlar, duymuyorlar, sesleri çıkmıyor... ama kabahatin büyüğü bizde, kendi safımızı bilmediğimiz için, onlara kanıp birbirimizi yok etmeye çalıştığımız için, yani kısaca onların oyununa geldiğimiz için...
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,  beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende. ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim! N. Hikmet

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol