Silivri Facebook
banner88

MUTLU OLMAK ZOR DEĞIL... MUTLULUK BİZİM ELİMİZDE...

Bugün hava çok güzel, öğlen tatilinde dışarı çıktım, bu güzel havayı kaçırmak istemiyorum... Hemen iş yerimin yakınındaki parka gittim... Benim gibi işine ara veren bir sürü insan orada…memurlar, bankacılar, iyi giyimli iş adamları, iş kadınları, şen şakrak gençler, hayat yorgunu yaşlılar, işsiz güçsüzler, ev kadınları, ev adamları, çocuklu anneler… herkes bir bankta oturuyor, birbirlerini süzüyor çoğunluk… parkta sadece bir kaç küçük çocuğun sesleri, gençlerin gülüşmeleri duyuluyor…bir de kuşların cıvıltıları…ve de hafifçe esen rüzgarla kımıldaşan yaprakların hışırtıları…

Güneş yaprakların arasından yol bulmuş tenimizi okşuyor sıcacık…rüzgar yavaşça saçlarımızın arasında dolaşıyor… önümde kocaman bir çınar ağacı, yemyeşil ve çok heybetli duruyor…ilerde; gri kocaman granit bir kayanın içinden sular çıkıyor ince ince, bakınca insana bir serinlik duygusu veriyor…Banka oturmadan önce ellerimi kayanın düzgün, ıslak ve serin yüzeyine değdiriyorum…suyu çok seviyorum…doğada olmak hoşuma gidiyor…Viyana’nın göbeğinde bu yeşil alan bana huzur veriyor…ben de bir banka oturuyorum diğerleri gibi, gözlerimi kapatıyorum, doğanın sesini dinlemek istiyorum sadece…Uzaktan arabaların motor sesleri geliyor, aldırmıyorum… aklıma geliyor birden, burada korna çalmak yasak, bu duruma seviniyorum…

İcimde bir huzur var, mutluluk bu mu? Bir yaratan varsa eğer ona teşekkür etmek istiyorum...aileme teşekkür ediyorum… dostlarıma teşekkür ediyorum…bana kötülük yapanlara bile… her durumda hayat insana bir şeyler öğretmekte… ve ben kendimi çok şanslı hissediyorum  ve bunun için bir çok nedenim var…

Öncelikle sağlıklıyım…hayatta en önemli şey sağlık değil mi zaten... insanın parmağına iğne batsa dünyayı gözü görmüyor... daha da önemlisi, çocuklarım sağlıklı... kızım Ceren’den, oğlum Berfin Can’dan çok memnunum, ikisi de harika çocuklar... 50 yaşıma merdiven dayadığım şu zamanlarda, annem babam hayattalar ve sağlıklılar... onları bu yaşımda yanımda hissetmek şahane bir duygu... kardeşim ve harika ailesi, hayatta yalnız değilim... köpeğim Viski’yi unuttum sanmayın sakin... ve şahane dostlarım var, dertlerimi anlattığım, sırlarımı paylaştığım, hep yanımda hissettiğim...  İstediklerimi yapmaya yetecek param ve her ne kadar hep şikayetçi olsam da, rahat bir işim var... İstanbul’u tercih ederdim ama yine de dünyanın en rahat ve güvenli şehrinde yaşıyorum, ayrıca Viyana geçen ay dünyanın en güzel başkenti seçildi... daha ne isteyeyim...

Sahip olduklarıma şükrediyorum... Şu an Irak’ta, Filistin’de gözü yaşlı bir anne olabilirdim... ya da Afrika’da açlıktan ölen bir çocuk...ya da Afganistan’da elleri, bacakları kopmuş bir asker…ya da müebbete mahkum bir masum… veya haksızlığa uğramış bir çaresiz…veya ölümü bekleyen bir hasta... çocuğuna oyuncak alamayan parasız ve acılı bir baba…veya zorla evlendirilmek istenen bir küçük kız olabilirdim…okumak isteyip te okutulmayan…dayak yiyen zavallı bir kadın da olabilirdim… şükrediyorum ki, hayatta hiç bir şeye zorlanmadım, çaresiz ve aç kalmadim… bu dünyada milyonlarca insanın sahip olamadığı şahane bir yaşantım oldu... daha ne isteyebilirim ki?  Şimdi; bu güneşli, sıcak, güzel yaz gününde bunun için tesekkür ediyorum... burada olduğum icin... bu halde olduğum icin... huzurlu olduğum icin... bunun adı mutluluk, biliyorum... Ve aklıma Ataol Behramoğlu’na ait bir şiir geliyor birden...sizlerle de paylaşmak istiyorum...ve diyorum ki; yaşamdaki tüm negatif duyguları bırakalım… kıskançlık, hırs, güç bize uzak olsun…sadece aldığımız nefesi hissedelim, sadece yaşayalım…mutluluk burada…

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: 
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara 
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine 
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın 
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına. 

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu 
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın 
 
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol