Silivri Facebook
banner88

ÖZLEDİĞİM ŞİMDİ ÇOK UZAKLARDA

ÖZLEDİĞİM ŞİMDİ ÇOK UZAKLARDA

Caddelerde rüzgar aklımda aşk var
Gece yarısında eski yağmurlar
Şarkı söylüyorlar sessiz usulca
Özlediğim şimdi çok uzaklarda...

Geçen hafta bahsettik ilk aşklardan ve bir çoğumuzda hala sır olarak kalan ve belki de bizimle mezara gidecek gençlik sırlarımızdan... Ve anladım ki, ilk aşkı olmayan neredeyse hiç kimse yokmuş aramızda... kalbimizden geçenleri, aklımızın bir köşesinde kalanları yazmışsın diyorlar bana gönderilen mektuplarda...

Kadın İstanbul’da, erkek Viyana’da... Yıllar önce kopmuşlar birbirlerinden... Erkek ideallerinin peşinden koşmuş ve çok uzaklara yelken açmış... İkisi de ayrı hayatlar kurmuşlar, başka sevinçler yaşamışlar... kadını bilmem ama erkek hiç unutmamış ilk aşkını ve hala onu aramakta... belki burası onların buluşma noktası oluverir, kimbilir ! Hayatta tesadüfler yoktur, sadece yaşanması gerekenler vardır...

Ben şimdi susmak istiyorum...  kahramanımızın ağzından dinleyelim kendi hikayesini, ilk aşkını, özlemini, acısını, yaralı kalbinin haykırışını...

„ Ey sevgili biliyor musun, seni sensiz yaşamak çok zor geliyor ve bir o kadar acı veriyor bana. Şunu da çok iyi biliyorum ki bu acı beni kendimle baş başa bıraktı. İsmini bile buraya yazamıyorum,  gizleyiş sebebim de ayrı bir şey. Yani isminle anamıyorsam, bu sana olan sevgimdendir  Ama yüreğimdeki adınla ikimiz oluyorum.

Gençliğimizin hatıralarında,  sıra sıra dizili olan çiftlik yolundaki ağaçlardan meyveler dökülürdü,   kuzular otlardı çimenler arasında, papatyalar toplardık, seviyor- sevmiyor diye papatyanın yapraklarını koparırdık, gelinciklerin kırmızısıyla Çiftehavuz’umuz dolardı, yüreğimiz coşardı.

Çemberlitaş- Şafak sineması önünden Gülhane Parkına yürürdük. Hele çay bahçesinde oturduğumuz yerden baktığımız denizin maviliği hatıralarımıza hatır istiyor. Yüreğimdeki sevgimi kendime sakladım hep. Gizleyiş sebebim de yine sendin.

Eylül'ün yarası cok derindi. Sürgünlere savurdu beni, çok uzaklara. O yara sürgünlere kadar geldi benimle. Seni unutmadan yaşadım. Seninle yaşadığımın farkında olmanı o kadar çok istiyorum ki. Adını söyleyememek o kadar acı veriyor ki, ama olsun bir gün mutlaka.

Ey sevgili biliyor musun! Sürgün dönüşü her vardığımda, yazlık çay bahçesinde bekliyorum seni, sokaklarda avare gibi geziyorum, belki seni görürüm diye.  Ahmet abinin pirket harman yerine çocuk parkı yapılmış, oradan balkonda görünürdün, bakıştığımız günler geliyor aklıma. Evin önünden geçerken kapıya bakıyorum, belki çıkarsın diye. Seni bir görebilsem, çıksam karşına tüm yaşadıklarımı anlatabilsem.

En önemlisi; seni unutamadığımı, her gün konuğum olduğunu söyleyebilsem. Ah bir yüreğimin sesini dinleyebilsen. Ve hala Gülhane’yi, Topkapı'yı, Bakırköy'ü, yolculuklarımızı hasret sancısıyla konuk ediyorum.

Sana bir şey itiraf edeyim mi, seni ararken bir zararım olur mu diye korkuyorum, çok sorguluyorum kendimi. Seni sensiz yaşamayı öğrenemedim. Seni yüreğimde konuk ettim hep. O iskele buluştugumuz yerdi. 17 şubat hayatımızın dönüşümüydü. O yıldız bakıştığımızdı, sonsuzumuzdu, sözümüzdü. Yıllar geçti ve ben hala o yollarda seni izliyorum. O sevgimle hep.”

“Dalgaların çarpmadığı o sakince yerdin
Onlarca boğuştuğum, nedenlerden kaçtığım bir yerdin
Umduğum, beklentilerimin olmadığı bir yerdin
Karanlığın battığı bir yerdin
Dostluğun, sevginin doğduğu o yerdin
Hayellerimdeki bir yerdin........masal gibi”

Umarım bu böyle yarım kalmaz arkadaşım… Elbet bir gün buluşursunuz… Çiftehavuzlar’in denizi, ağaçları, çiçekleri buna şahitlik eder…
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol