Silivri Facebook
banner88

Türkiye'de cahillik sınıf atladı...
 
Bu araştırma Temmuz 2008’den Aralık 2008’e kadarki zaman aralığında İstanbul, Ankara ve Izmir’de gerçekleşmiş... Araştırmaya eşit oranda kadın ve erkek katılmış ve her yaş aralığından insanla görüşülmüş...
 
Geçen haftalarda bu köşede  çağdaş olmanın anlamını irdelemeye çalışmıştım… Çağdaşlığın kafanın içinde olduğunda karar kılmıştım en son... ama bu sadece benim düşüncemdi, pratikte çağdaş olmanın anlamının farklı olduğunu da belirtmiştim… Yapılan bu araştırma ise bu ikinci teoriyi ispatlar biçimde…
 
Bu araştırmaya göre, kendilerini çağdaş bulan kimseler, kendilerine “batılı türkler” diyorlarmış… aslında onların bir sürü ismi var… örneğin “ beyaz türkler” veya “elitler” veya “ seçkinler”…
 
Özellikle bazı kesimler varmış ki, kendilerini en çağdaş, en seçkin, en elit, en afilli, en akıllı, en zeki, en eğitimli, en demokratik, en bulunmaz  görüyorlarmış… Bunlar yabancı kolejlerde okumus olanlarmış... tabii ki bunlar herhangi bir avrupa diline hakimler, kıyafetler derseniz baştan aşağı batı markaları, bütün “in” ler, batının trendleri yakın takipte… yani acayip batılılar, çok çağdaşlar…kendilerine şöyle diyorlarmış: Türkiye’nin seçkinleri!
 
Kendilerine “seçkin” diyen bu kesim içinde yapılmış bu araştırma… Bunlar kendilerini azınlıklara çok yakın görmektelermiş öncelikle… Şimdi burada bunların derdinin insan hakları filan olduğu sanılmasın… Soru sorulan kişilerden hepsi kendilerinin bir rum veya ermeni arkadaşı olduğunu gururla söylemiş… Devletin “gayri müslim” dediği bu hıristiyan azınlıklarla yakın ilişkide olmayı sanki bir prestij gibi algılıyorlarmış… batı da Hıristiyan ya!! islam gericilik, hıristiyan ilericilik demek onlara göre…
 
Bu kesimin kürtlere tavrı da bir acayipmiş… Bunlar kürtleri tanımadıklarını söylemişler… Okullarında hiç kürt arkadaşları yokmuş… Kürtlere kuşkuyla bakıyorlarmış… Doğuda cahil bırakılmış gerici ve tembel kürtlerin dış güçler karşısında kışkırtıldığını düşünüyorlarmış… Türkiye’nin doğusunun varlığından habersizlermiş neredeyse…
 
Bu, kendini “seçkin” diye adlandıran kesim doğallıkla akp’ye de karşıymış şiddetle… Cumhuriyet mitingleriyle sokaklara dökülenlerin başını çekenler de bunlar… hatta ordunun yeniden darbe yapmasını isteyen bile varmış aralarında!! Demokrasinin anlamından dahi bi haber bir ‘’seçkin’’ zümre !!  onların peşinde koşan büyük çoğunluk ise hiç bir şeyden haberi olmayan saf vatandaş bana göre, yani bunların dolduruşuna gelen sade vatandaş!!!
 
Bu arada “islamcı” kesim de boş durmamakta… Onlar da bu konuya el atmışlar… Çağdaş ve seçkin olmanın başka bir yolunu bulmuşlar kendilerine göre… Evlerde hayvan besleme modasıymış bu da! Son zamanlarda İstanbul sokaklarında, başlarında türbanları ellerinde köpekleri bir takım kadınlara çokça rastlanıyormuş...
 
Benim bildigim, muhafazakar kesimde ev hayvanına pek rastlanmazdı önceleri... Anladığım kadarıyla köpek beslemek ile sınıf atlanacağını sanıyorlar kendilerine göre... yani „seçkin, elit, beyaz türk, çağdaş“ sınıfa yaklaştıklarını sanıyorlar... bu durum beyaz türklerin teorisinin de „kesin doğru“ olarak algılanmasının bir sonucu olsa gerek... bir yandan bazıları‚ beyaz türkler’ e itiraz anlamında ters tarafa yöneliyorlar, öte yandan ‚seçkin’ kavramının içini onların değerleriyle dolduruyorlar!!!
 
Yani ne tarafa bakarsam bakayım gördüğüm şey aynı… Öyle bir insan modeli yaratıldı ki bilinçli olarak, bence en tehlikeli insan katagorisindeler onlar... eğitimli cahiller! Onları tanıyorum; konuşmalarından, yazdıklarından, giyimlerinden, davranışlarından, gittikleri mekanlardan hemen anlıyorum ne biçim ‚seçkin’ olduklarını… hele batı özentili gençlerinin kullandıkları yeni lisan, konuşma ve yazma dilinde artık komedi filmlerine taş çıkartacak seviyeye gelmiştir… bir de onları taklit etmeye çalışan kara türkler var ki, onların durumu iyice içler acısı… Unuttum yazmayı; bir de sosyal mesafe var ve ben buna sosyal ırkçılık diyorum… seçkinler hep yukardalar, halk hep aşağıda… onlar sözde halka inmekle meşguldürler hep… bu da ayrı bir konu…
 
Türkiye’de bütün bunlar olurken, demokrasi, insan hakları, hak, hukuk, adalet gibi insani kavramlarla uğraşan, bunlara kafa yoranlar iyice azınlıkta kaldılar... Atatürk öldükten hemen sonra Türkiye’nin sokulduğu büyük karanlıktan çıkmak gittikçe zorlaşmakta... Bu karanlıkta gözlerimiz de iyice körleşmiş vaziyette, gördüklerimizi gerçek sanmaktayız günden güne...
 
Son Söz: İnsanın ne kadar parasının olduğu, kendini nasıl adlandırdığı, ne kadar eğitimli olduğu, kaç tane dil bildiği, nasıl giyindiği, ne yediği içtiği vs bunlar hikayedir...  Türkiye’de cahillik sınıf atlamıştır vesselam...
 
İnsanın cahil olduğunu bilmesi, bilgiye atılmış bir adımdır... Benjamin Franklin 
 
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol