Silivri Facebook
banner88

VİYANA'DAN SİLİVRİ'YE TÜRKÜ YOLU

Örneğin ; Viyana'da yaşadığımdan beri daha bir sever oldum türküleri... burada onları daha bir dinler oldum...

Ben türkülerle büyümedim, annem türk sanat müziğinden başka müzik dinlemezdi, hala da öyle… çocukluğum bu kültüre yabancı geçti…Sonra büyüdükçe, özgürleştikçe, yani kendi yolumu buldukça türkü dinlemeye başladım… o ezgilerin büyüsüne kapıldım… anadolu insanının yürekten gelen haykırışlarına hayran kaldım… türküler söyledim, oyunlar oynadım, halaylar çektim… bir saz aldım, çalmaya çalıştım…
çok sevdiğim arkadaşım Esin’in Beylerbeyi’ndeki evlerinde kardeşi Metin ile sabahlara kadar sazı inatla öğrenmeye çalışmamız, güzel anılarım arasında kaldı…

Sonra araya yaşam kavgası girdi, sazımı duvara astım… bir daha elime alamadım bir türlü… ama saz çalamasamda dinlemeyi hep sevdim… hele onu bir usta çalıyorsa dinlememek, türküye yürekten eşlik etmemek bana hep imkansız geldi…

Lafı fazla uzattım, aslında derdim başka… Size bir kişiden bahsetmek istiyorum bugün… Adı Mansur Bildik… Uzun yıllardır Viyana’da yaşıyor… Bir bağlama ustası… Yurt dışında bizleri temsil eden bir barış elçisi… Barış Elçisi ünvanı ise öyle lafta değil, belgelerle kanıtlanmış durumda…

Anadolu’daki Aşık Edebiyatının yaşatılmasında öncülük etmiş Halk Evlerinin yetiştirdiği son kuşağın temsilcilerinden biri Mansur Bildik... ve önceki kuşakları aratmayacak şekilde halk müziğine adamış kendini ve geçmiste aynı misyonu yüklenmiş ustalarını örnek almakta... 1975 yılında TRT’nin açtığı sınavı kazanarak çalışmaya başlamış orada… Şükran Ay, Kamuran Akkor, Alaaddin Şensoy, Hakkı Bulut, İbrahim Tatlıses, Ahmet Sezgin, Nuri Sesigüzel, Yıldıray Çınar, Mustafa Keser gibi Türkiye’ nin tanınmış ses ve saz sanatçıları ile yurt içi ve yurt dışı turnelerine katılmış.  Ve sonra Viyana macerası başlamış…

Sazına, müziğine, mesleğine aşık bir sanatçı Mansur Bildik... Sadece saz çalmak değil yaptığı iş, sıkıntılara rağmen, yıllar boyu ödün vermeden çizgisini korumaya çalışmış, doğruyu yakalamak için çaba sarfetmiş... Sazı sadece parmaklarıyla değil, kalbiyle de çalması ondaki farklılık ve bu ona güzel bir mükafat olarak geri dönmüş... 2007 yılında aldığı Viyana Eyaleti Üstün Hizmet Altın Madalyası  ve  2008’de  Viyana Alevi Birlikleri Federasyonu tarafından verilen Onur Ödülü bunun en güzel örnekleri... Ve geçen hafta ona verilen ödülün anlamı ise bir başka onur kaynağı onun için… Viyana’daki Uluslararası Barıs Federasyonu tarafından ‘Barış Elçisi’ olarak aldığı plakat…

Ve bu ödül gecesinde Mansur Bildik ve grubu bizleri güzel türkülerle mest etti… Bu arada grubun diğer üyelerini de atlamak istemiyorum… Abdullah Dikeç, Özgün Yarar, Tayfun Göllü…Siz onları tanımıyorsunuz ama bizim türkülerimizi, ezgilerimizi ceplerinde taşıyıp buralara getirdiler onlar… Mozart’ın, Strauss’un notalarının dolaştığı salonlara, klasik batı müziğine alışmıs kulaklara doğunun melodilerini sunuyorlar…

Burada sözünü ettiğim sanatçılarla sınırlı değil tabii ki bu misyonu üstlenmiş olanlar… sırası geldikçe sizlere diğerlerinden de bahsetmek niyetindeyim… yolunuz buralara hiç düşmese bile, sizlere binlerce km uzakta bir şehrin semalarında anadolunun ezgilerine ait notaların uçuştuğunu bilmeniz bile yeterli…

Sözümü şahane bir rumeli türküsü ile bitirmek istiyorum…

Buraları sevemedim gönlüm orada
Yanıyorum tuz biber yarama
Deli gönül eremedi  eyvah murada
Ölüyorum tuz biber yarama…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol