DEĞERLİ SANATCI SUNA PEKUYSAL (75), EVDE DÜŞEREK KALÇA KEMİĞİNİ KIRMIŞTI. KALÇAYA PLATİN TAKILDI..
NE YAZIK Kİ, AMELİYATA DAYANAMIYAN PEKUYSAL VEFAT ETTİ. ALLAH RAHMET ETSİN DİLEKLERİMLE…
---------------------------------------------------------------
SUNA PEKUYSAL’A, 63 YIL SONRA YAPILAN “SENİ BİR ZAMANLAR DELİLER GİBİ SEVMİŞTİM” İTİRAFI.
Suna Pekuysal ,Türk tiyatro ve sinema tarihinde yaşıyan efsane kadın.13 yıldır yaz aylarında ,yardımcısı ile yaşadığı Silivri Yasemin evlerinde ,ilk okuldan mezun oldukdan tam 63 yıl sonra bir araya gelmişdik.
Kızlık soyadı Belener. Suna Belener’le , 1943 yılında Sultan Ahmet 44 üncü ilkokulu 3 üncü sınıfda tanışdım. Okul sonradan yıkıldı. Aynı yerde şu an DEVLET ARŞİV binası bulunuyor. İlkokulu bitirine kadar 3-4-5 inci sınıfları beraber okuduk.3 yıl boyunca hep,Suna’nın arkasında ki sırada oturdum. O ,benden 2 yaş büyükdü. Sınıf öğretmenimiz Demir Değer beydi. İlkokul bitti,Çağaloğlu kız orta okula geçti. 7 nci sınıfda ,annesinin önerisiyle okulu bırakıp ve Ferih Egemen’in (şehir tiyatroları sanat yönetmeni) ilerde yıldız olacak görüşüyle , çoçuk tiyatrosunda 13 yaşındayken sahneye çıktı. Çıkış sonrası aradan 63 yıl geçti.
İlk çocukluk aşkımdı. İtiraf edemediğim plotonik bir aşk. Küçük Suna hakikaten çok güzel bir kızdı.Çevresinde ,ilkokulun öğrenci erkekler i fır döner,kimseye yüz vermezdi.Yüz vermedikleri arasında ben de vardım.
Suna’nın gözüne girebilmek için,sabahları okulun ana giriş kapısında nöbetçi öğrenci olarak bulunduğum günler,sadece öğretmenlerin girdiği kapıdan,Suna’nın okula girmesini sağlardım.
Suna’dan başka hiçbir öğrenci o kapıdan giremezdi.Tüm öğrencilerin giriş kapısı okulun arkasında ki alt kapı idi.
Suna’nın gözüne girebilmek için yapmadığım kalmadı. O’na aşıkdım. Sınıfın değil,okulun en güzel kızı idi. Aşkımı yüreğime gömdüm. Ve 63 yıl sonra ,SİLİVRİ de ,adı verilen çoçuk parkı açılışında bir araya tekrar gelmek kısmet oldu. SUNA PEKUYSAL Parkını, o tarih de Silivri Bel.Baş. Hüseyin Turan karşılık beklemeden yasemin evler sitesine yapmıştı ve adı da Suna Pekuysal olarak tescil edildi.
2 katlı evinin bahçesinde 63 yıl sonra okul anılarımızı hatırlattığım da ,hafizasının çok kuvvetli olması nedeniyle hemen hatırladı. O kapıdan girme olayı nedeniyle çok onurlandığını ve özellikle kız arkadaşlarına hava attığını söylemekten kaçınmadı.
O bana Özcan, ben O’na Suna diye hitap etmeye başladık.
Olgun bir tevazu içinde büyük ve yaşayan bir sanatçı olarak kazandığı ödülleri bile açıklamaktan kaçınıyordu.
13 yaşındayken şehir tiyatrosu çocuk bölümünde figüran olarak sahneye çıkmaya başlamış.1952 de Şehir tiyatrolarının Dram bölümüne transfer oldu. 1964 yılında rahmetli sanatçı Ergün Köknar ile evlendi. 14 yıl kesintisiz Lüküs hayatı oynadı.
4.10.2001 de Altın Portakal onur ödülü,Tırpan oyunuyla 1980 de Avni Dilligil-Ülvi Araz ödülü, Lüküs hayat ile 1986 da sanat kurumu,1987 de İsmail Dümbüllü ödülü, Belkıs Dilligil ödülü,.1998 yılında emekli sandığına bağlı devlet memuru olarak emekli oldu.257 oyun ve 112 sinema filminde imzası var.
Suna Pekuysal’ın oynadığı filimler arasında iz bırakan Kanlarıyla ödediler, Yaprak dökümü, Sevdalı gelin, Mahallenin sevgilisi, Bir bahar akşamı, yedi kocalı Hürmüz,Yaşar ne yaşar,ne yaşamaz oldu.
Üç yıl önce büyük bir trafik kazası atlattı.Emniyet kemeri sayesinde ölümden döndü. HIRSIZ VAR filmi jeneriğini çekmeye giderken kaza oldu. 7 ay hastanede yattı. Suna Pekuysal hastanede yattığı sıralar hakiki dostlarını öğrendi.
Meslek hayatında oğlunun doğumu nedeniyle 1 yıl çalışmadı. Dinlendi.1947-1998 non stop bir çalışmaydı bu.
Kendi üzerinde iz bırakan eserler arasında Lüks hayat 14 yıl.Ahu dutu 2 yıl,Hasır şapka 2 yıl,Sultan gelin 1 yıl sahnelendi ve büyük alkış topladı.
Sahneye adım attığı günden beri, kendinden yaşça büyük bayan sanatçılardan Saziye, Şükriye, Bedia, Gülistan’a,-“Sizler ne zaman gideceksiniz? Bizim de sahneye çıkmak hakkımız değil mi” diyebilen nadir bir sanatçıdır.
Şehir tiyatroları dram bölümüne transfer olduktan sonra tüm gününü sahne perdesi arkasında veya sahnenin en üstünden eserleri seyrederek geçirirdi..
Bir gün bu sanatcı bayanlardan biri hastalanır da ,onların yerine sahneye çıkar oynarım ümidiyle….Hakikaten soğuk ve karlı bir gün Jean Mahfi hastalandı ve rölünü yapacak bayan aranıyordu.Suna 18 yaşında. Aynı piyeste danscı olarak 4 bayanla dans ediyor. Tüm kızların aşık olduğu Muzaffer Arslan’ın kollarında bayılacaktı. Üstelik Muzaffer Arslan’a da aşıktı.
Müfit Kibar şimdi ne olacak diye düşünürken, Suna ortaya çıkıp ben Jean Mahfi’nin rölünü oynarım dedi. Ve işte şansı böylece açıldı. Hadi dediler git elbiseleri giy ve sahneye çık.
Hakikaten rolü sular-seller gibi ezberlemişti. Muzaffer Arslan’ın kucağına yattı ve ezberindekileri söylerken, elleriyle ,”ne haber? Ben buradayım diyordu ki, bu sözler rolde yoktu.
Evet, Suna Pekuysal ile birlikteliğimiz 63 yıl sonra Silivri Yasemin Sitesinde gerçekleşti ve sadece 2 saat. Ben 63 yıl önce söyleyemediğim, SENİ BİR ZAMANLAR DELİLER GİBİ SEVMİŞTİM” cümlesini rahatlıkla söyledim. Suna da bana -“ÇOOOOK GEÇ KALDIN”dedi.
Fotoğraflar: Suna Pekuysal Park açılış günü anısı. İlkokula ait 70 yıl önce çekilen fotoğraf . Suna Pekuysal ile çekilen son fotoğraf.
Özcan Büyükoğlu