Silivri Facebook
banner88

CEM GÜNER ENVER DEMİR’E CEVAP VERDİ...

CEM GÜNER ENVER DEMİR’E CEVAP VERDİ…

SİLİVRİ’DE yayın yapan Süper Silivri İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Cem Güner, dün yayınladığımız Türk Eğitim-Sen basın duyurusuna cevap verdi.

CEM GÜNER’İN BASIN AÇIKLAMASI

Silivri Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda meydana gelen öğrenci dövülmesi iddiaları ve sonrasında yaşananlarla ilgili olarak geçtiğimiz hafta içerisinde haber ve köşe yazısı yazdım.

Bu yazıların ardından bazı eğitim sendikaları tarafından bu haber ve yazılarını protesto eden açıklamalar yapıldı.

Öncelikle demokrasilerde bu tür şeylerin olmasını normal karşıladığımı belirtmek istiyorum.

Benim ne kadar yazı yazma hakkım varsa kendilerinin de o kadar beni protesto etme hakları vardır.

Eğitim sendikaları bu ülkenin gerçeğidir ve buralarda görev yapan sendika yöneticilerinin de "sen necisin, ne iş yapıyorsun, niçin sesin çıkmıyor" gibi eleştirilere muhatap olmamak için yeri geldiğinde zorunlu olarak birkaç kelime söylemeleri icap eder.

Ancak benim de okuyucularıma saygım gereğince bu eleştirilere cevap vermem gerekiyor. Hepsine tek tek cevap verip okuyucularımızın kafasını ütülememek için içlerinden sadece bir tanesine cevap vermek istiyorum.

Türk Eğitim-Sen İstanbul 9 No'lu Şube Başkanı Enver Demir'in yazılı basın açıklamasına cevabım şu şekildedir:

 

"Öğretmen Müsveddeleri" başlıklı yazımda; Hasan Özvarnalı İlkokulu'nunda yaşandığı iddia edilen dayak olayı ve bu iddia ile ilgili olarak delillerin örtbas edilme çabalarını konu ettim. Ve delillerin örtbas edilme çabası içerisinde olan, hatta şikayetçi aileye ve mağdur öğrenciye baskı yapmaya kalkan öğretmenler için de "öğretmen müsveddeleri" tabirini kullandım.

"Öğretmen müsveddesi" tanımlaması bir hakaret değil, eleştiri tanımlamasıdır. Müsvedde kelimesinin anlamını öğrenebilmek için Türk Dil Kurumu sözlüklerine bakılmasının yeterli olacağını düşünüyorum.

Diğer taraftan Enver Bey, bu tanımlamayı, söz konusu olay veya buna benzer olaylarla alakası bile olmayıp eğitim öğretimle ilgilenen diğer öğretmenler de dahil olmak üzere bütün öğretmenler için kullandığımı öne sürüyorsa kendisinin bu beyanını saçma ve mantıksız bulduğumu belirtmek isterim.

Galiba Enver Bey, yazılı açıklama yapıp kendi adını gündeme getirebilmek için bu konuyu bahane olarak kullanmaya çalışıyor.

Türk Eğitim-Sen 9 No'lu Şube Başkanı Enver Demir, yazılı açıklamasında; "Gazetecilik Meslek Ahlak İlkelerini" ihlal ettiğimi belirtiyor.

Öncelikle "Gazetecilik Meslek Ahlak İlkeleri" diye bir kavram yoktur; Basın Konseyi'nin "Basın Meslek İlkeleri" vardır. Resmi kayıtlara yansımış bir iddiayı haber yapmak basın meslek ilkelerine aykırı değildir. Resmiyete yansımış bir iddiayı "iddia ediliyor" şeklinde haber yapmak için, olayın mahkemeye intikal etmesini ve yargılamanın sonucunu beklemek gerekmiyor.

Söz konusu olay, zaten şu andaki haliyle uluslararası gazetecilik standartları açısından haber değeri taşımaktadır.

Diğer taraftan yine aynı yazımda; kullanmış olduğum cümlelerin tamamını değil de içlerinden bazı kelimeleri cımbızlayarak ayırmak suretiyle anlamlarını çarpıtarak aklı sıra cevap vermeye kalkılmıştır.

Örneğin "eğitim mafyası" olarak kullanmış olduğum kelimeyi sadece "mafya " olarak belirtip cevap vermeye kalkmıştır.

Hepiniz bilirsiniz ki; okullarda öğretmenlerin haksız muamelesine maruz kalan öğrenciler ve öğrenci velileri genellikle şikayetçi olmaktan ve hak aramaktan korkar. Çünkü bir öğretmeni şikayet etmeleri durumunda, o öğretmenin ve hatta bütün öğretmenlerin şikayetçi öğrenciye kafayı takarak haksız yere notlarını kırmasından ve buna benzer eğitim hayatını aksatacak baskılara maruz kalmaktan çekinir. Nitekim ulusal basına da yansıdığı gibi Mustafa Balbay'ın kızı Yağmur Balbay'ın haksız yere notlarının kırılmaya başlaması da bunun en bariz örneğidir. Ve bu olaylar maalesef toplumsal bir yaradır.

İşte ben, bazı eğitimciler tarafından, bazı öğrencilere karşı yürütülen bu gibi baskı ve eylemleri tarif ederken "Eğitim Mafyası" tanımını kullandım.

Hasan Özvarnalı İlkokulu'ndaki  olayı haber yaparak soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğim iddiasına gelince.

Enver Bey'in bu konuda da bilgi eksikliği ve genel kültür yetersizliği dikkat çekiyor.

Adliyeye yansımış bir iddiayı haber yapmak hukuken soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek anlamına gelmez. Soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesi için hazırlık soruşturması aşamasında ve dosya henüz mahkemeye sevk edilmemiş iken dosya içerisindeki evrakların yayımlanmış olması gerekiyor. Biz burada evrak yayımlamadık, sadece resmiyete yansıyan bir iddiayı haber yaptık. Enver Bey'in mümkünse biraz kitap okumasını ve bu konularda kendisini geliştirerek tecrübe sahibi olmasını tavsiye ediyorum. 

Enver Bey, yazılı açıklamasında artık aklına ne geldiyse çalakalem yazdığı için; suçlanan öğretmenle ilgili olarak resmi kayıtlara yansımış olan iddiaların haber yapılmasını "Masumiyet Karinesinin İhlali" olarak da değerlendirmiş.

Enver Bey'in gerçekten de bu konularda bilgi yetersizliği ve genel kültür eksikliği bariz bir şekilde belli oluyor. Öncelikle "Masumiyet Karinesinin" ne olduğunu bilmediği anlaşılıyor. Masumiyet karinesi;  suç kesinleşmeden önce hiç kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini deklere eden bir hukuk doktrinidir.

Gerek konu ile ilgili haberlerimizde, gerekse köşe yazımda; öğretmeni "hükümlü" ilan etmedik. Ayrıca, öğretmenin öğrenciyi dövdüğünün "iddia edildiğini" belirterek zaten masumiyet karinesine uygun davrandığımız ortadadır.

Ve ne kadar acıdır ki, Enver Demir tarafından yapışan bu yazılı açıklamada; bir öğretmenin, öğrenci dövmesinin çok çirkin ve asla onaylanmayacak bir hareket olduğu belirtilmemiştir.

Yine yazılı açıklamanın sonlarında aynen".. Eğitim Sendikası ve STK olmanın verdiği sorumlulukla, bir basın mensubunu zor duruma düşürmeyi, ona zarar vermeyi öncelikli bir görev saymıyoruz..." cümlesini kullanmış.

Beni zor duruma düşürmeye ve zarar vermeye kendisinin bilgi dağarcığının ve hukuk kültürünün yetmeyeceği ayan beyan ortadadır. Laf olsun torba dolsun zihniyetiyle bu olay üzerinden kendi adını gündeme getirerek siyasi reklam yapmaya çalıştığı da çok açık bir şekilde belli olmaktadır.

Beni mahkemeye verecekleri beyanı ile ilgili olarak bunun yasal hakları olduğunu, ancak benim de böyle bir durum karşısında bir saniye bile tereddüt etmeden karşı dava açma yoluna gideceğimi de belirtiyorum. Ondan sonra "aman Cem yapma etme davadan vazgeç" diye lütfen kimse araya girmesin.

Son olarak, kendisi de bir öğretmen olan Sayın Enver Demir'in yazılı basın açıklamasının son paragraflarında noktalama işaretleri açısından hatalar mevcuttur. Bu da sendika adı altında yapmış olduğu işte bu çeşit reklam faaliyetlerinden dolayı asıl işi olan öğretmenliğe yeterince vakit ayıramadığını ve mesleki yönden geriye gittiğini göstermektedir.

Kendisine naçizane tavsiyem, mesleki bilgi birikimini ve genel kültürünü biraz arttırması olacaktır.

Saygılarımla...

 

Cem GÜNER

www.supersilivri.com

Genel Yayın Yönetmeni

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol