EKMEK PARASI İÇİN ÇALIŞMAK BİR ŞEREFTİR.
AVRUPA ÜLKELERİNDE YOK!
TÜRKİYE’DE MAALESEF DEVAM EDEN BU MESLEĞE ACABA KİM VE NE ZAMAN NOKTA KOYACAK?
Türkiye’de: özellikle hal binalarında ve eski tip inşa edilmiş iş hanlarında HAMALLIK hala devam ediyor.
Memleketin çeşitli yerlerinden, özellikle doğu illerinden gelen yağız, güçlü kuvvetli erkekler hamal olabilmek için neredeyse üste para verecekler.
İlk zamanlar hamallık utanç verici meslekti. Değişen toplum, hamallığa değer kazandırdı. Hatta önüne gelen artık hamal dahi olamıyor.
Türkiye de geçim kapısı olan hamallık da alın teri ile kazanılan paraya, kirli eller el atmış, her tarafı parsellemiş ve yasa dışı hamal mafyası oluşturulmuştur.
Babalar, kodamanların tekeli altına girmiştir.
150 yıllık ömrüyle en uzun yaşayan ZARO ağa; Siirt’ten-İstanbul'a gelmiş ve hamallık teşkilatını ilk kuran kişidir.
Ne yazık ki hamalların hiçbir sosyal hakları yoktur.
Köyden gelen genç en fazla 1 ay çalışır, 1 ay memleketine giderek dinlenir.
Eski, tarihi iş hanlarında yük asansörü nedense düşünülmemiş. Kamyonla iş hanı önüne getirilen, en hafifi 100 kilo olan tekstil malları, 2 hamal tarafından başka hamala yüklenir. Bu yükle, dinlene dinlene hanın 5. katına çıkartılır.
Bir iş günü içinde ne kadar yük taşınılmış ise para bir araya getirilir. Bu paradan en başta hamalların ağası denilen Kolbaşı 2 hisse alır. Kayıt tutan ve paraları toplayan Kesedar 1 hisse alır. Geriye kalan para hamallar arasında eşit bölüşülür.
İstanbul'un meşhur Yeşildirek adlı iş hanlarının yoğun olduğu semtte, patronun dahi kendi yükünü taşıması yasaktır.
Hamalların en belalı rahatsızlığı bel fıtığıdır. Ameliyat olan da bir daha hamallık yapamaz.
Hamallıktan kazanılan para helaldir. Tüm hamallar eski bir adet olarak bellerini 6-7 mt uzunluğunda kuşak sararlar.
Özcan BÜYÜKOĞLU