Fener Köyün Bağları
Alipaşa köyünü çıkar çıkmaz. K.kılıçlı köyü, Fener köyü yol ayrımından dönün fenere doğru. Beşyüz metre sonra incir ağaçlarını göreceksiniz. İşte o yolun kenarları, o yıllarda; hep incir ağaçları vardı. O ağaçların altları da; hep üzüm bağlarıydı. Az biraz gittiğinizde, karşınıza alâ bayır çıkacaktır. Ne bayır ama görecektiniz! Feka minibüsler vardı, kimi zaman çıkamazlardı bayırı! yolcular inip, itmek zorunda kalırdı. Alâ bayırın heryanı üzüm bağı idi. Bahar gelince, Fener’in doğusuna baktığınızda; ovaya, beyaz bir bulutun çöktüğünü görürdünüz.
Kocabağlardan tutun da; Kömürcü bağlarından davam edin, şimdiki Tem Yoluna kadar. Bembeyaz bir çiçek ormanı görürdünüz. Bu beyaz bulut, bağların içinde çiçek açan badem ağaçlarıydı. Silivri köyleri içinde, en fazla üzüm bağı yüzölçümü fener köyüne aitti! 5000 dönüm sadece üzüm bağı vardı.
Eski kurfallı yolu dediğimiz bölgedeki bağlarda şaraplık üzümler yetişirdi. Papazın bahçeye giden yolun üzerindeki bağ kütükleri de; gelen geçen yolcuların göz hakkıydı. Eski evlerin tabanlarına gömülü, bir veya iki adet şarap küpü bulunurdu. Köyümüzde birkaç evde hala mevcuttur bu küpler.
Kınalı yapıncak üzümü, menşeli adeta köyümüze ait bir üzümdü. Sandıklarla çarşıya indirirlerdi. Çarşıyı, baygın bir kınalı yapıncak kokusu sarardı. Arılar, yolda bir adamı takip ediyorsa bilin ki; evine kınalı yapıncak götürüyordur. Bağından en güzel ürünü alanlar yıllarca anlatılırdı. Nebi Erişken, kardeşi Ali İbrahim Erişken, Kara Yusuf’un Recep, Rakip Keskin, Muhacir Hüseyin, İyi bağcı olarak kalmışlar aklımda…Hiç bağı olmadı, hiç Kınalı Yapıncak yetiştirmedi ama lakabı Kınalı Yapıncak olan Ali ağabeyimiz bile vardı.
Güz geldiğinde, O beyaz bulut yoktur artık. Fenerin bağları yangın yerine döner. Akşamüstleri, kömürcü bağları kıpkızıldır. güneşin ışıklarında alev, alev yanardı. Bağ bozumundan dönenler, ince bir toz bulutunun içine saklanırlardı. eşekleriyle, üzüm kasaları arasında bir silüet yürürdü. Bu kasalardan bir kaçı da; Silivri çarşısına düşerdi. Hancı’nın dükkan önünde beş on kasa üzüm bir iki saat içinde tükenirdi. Kahvehanelerden şıra ve şarap siparişi verirlerdi. Sepetli galon şişelerde gelirdi şarap ve şıralar.
Bağlarımızın incirlerinden bahsetmezsek haksızlık etmiş oluruz. Üzümlerimiz kadar incilerimizinde ünü bölgeye yayılmıştı. Yumruk kadar olurlardı. Özenle kasalara dizilir İstanbul’a gönderilirdi. Fazlasından, evlerde incir pekmezi kaynatırlar ya da kurutup lokum tozuna basarlardı. Badem toplamak ne demek? Torbalarca bademimiz olurdu. Yaşlı kadınlar badem kurabiyesi yaparlardı. O yaşlı kadınlar, torunlarını evlere çağırıp; kuşluk vakti şıra içirirlerdi. Belleğimden gitmemiş, içmek istemeyenlere; “İçmezsen, oyunda yıkarlar seni” diye çıkışırlardı.”
Bembeyaz patiskaların üzerine dökülen üzüm pestillerini hiç unutmuyorum. Sepet dolusu ayva gelirdi. Ayva reçeli dağıtırdık komşularımıza
Geceleri, uykularımızın içinden tren geçerdi (Kurfallı üzerinden) ve Demirci Arif’in eşeği anırdığında ise sabah olduğunu anlardık.
Haftalar önce yazdığım bir yazımda; Muhtarımız Muharrem Eren’e seslenmiştim. “Şayet, üniversiteye bir yer verilecekse, bu yeri sen vermelisin” demiştim. Biliyorum ki; köyün, bir karış toprağını birilerine peşkeş çekmez. Verirken de ne şartlar koyardı! Benim, kendisinden bir ricam var. “Sevgili Muhtarım, Yukarıda anlattığımız bağlarımızdan hiç kalmadı. Ancak topraklarımız yerli yerinde duruyor. Şayet bu üniversite Fener köyümüze gelecekse; arazinin küçük bir bölümünde, (30 veya 40 dönüm kadar) organik bağcılık yapılması koşulunu koymanızı rica ediyorum. Bu bağlardan elde edilecek enfes şaraplarımızla köyümüz adını dünyaya duyurmamız için yerinde bir girişim olacağına inanıyorum. Köyce zaten çok ünlüyüzdür. Geçmişin tozlarını şöyle bir üfleyin bakın altından neler çıkacaktır…Sen inanırsan, hepimiz inanırız, her zamanda yanındayız…Bir başlayın, göreceksiniz! Fener Dünyaya Yeter
Noıt: Anılarım 1965 ile 1970 yılları arasıdır
FENER KÖYÜN BAĞLARI...
Fener Köyün Bağları Alipaşa köyünü çıkar çıkmaz. K.kılıçlı köyü, Fener köyü yol ayrımından dönün fenere doğru. Beşyüz metre sonra incir ağaçlarını göreceksiniz. İşte o yolun kenarları, o yıllarda; hep incir ağaçları vardı. O ağaçların altl
05 Nisan 2012 Perşembe 01:11