Silivri Facebook
banner88

GARİP BİR AŞK HİKÂYESİ

Tanıştıkları gün; gökyüzü ağlıyordu adeta. Onları ayrı zamanlarda, ayrı ortamlarda tanımıştım ve ayrı dünyalardan gelen bu iki insan, birbirine merhaba diyorlardı o gün.
.
Deniz ile o gün, istiklal caddesinde yağmurdan sığınacak bir yer arıyorduk ve Deniz, kulağımın dibinde durmadan mızmızlanıyordu.
— Ağabey, hani Nevizade’ye gidecektik. İmrozlu ya götürecektin, Bak hava tam rakı havası

Bense cebimdeki kısıtlı paranın hesabını yapıyor onun içme depresyonunu bira ile geçiştirmek için koşar adım Çiçek pasajına gidiyordum. Yağmurdan ıslanmış bu sarı saçlı mavi gözlü haşarı adamı adeta havada uçuruyordum. Deniz, bir derginin foto muhabirliğini yapıyordu ya da yapmaya gayret gösteriyordu. Parasız kalınca da atlar otobüse doğru Silivri’ye işyerime gelir, kapıdan merhaba der ve “arkadayım” işaretini patlatır, meyhanede yerini alırdı. Sonrası mı?
Şiirler, şarkılar gelsin rakı gitsin bira aman sabahlar olmasın.

Durdum yüzüne baktım ve Deniz “Bu ıslak halinle aynı Katmandu maymununa benziyorsun”
Diyecektim ki, karşımda sırılsıklam ıslanmış, sarı saçlı mavi gözlü ve bana gülümseyen
Bir Katmandu maymunu daha duruyordu. İkisi de sarışındılar ve masmavi bakıyorlardı.

Uzun yıllar görmediğim görüşemediğim Halit ağabeyin kızı Sevda’dan başkası değildi bu.
Babası Yeni gazino’ya hafta sonları gelir iki kadeh içtikten sonra beni Beşiktaşlı yapmak
İçin uğraş verirdi. Babasının sesi yükseldikçe, kahkahalarını patlattıkça Sevda’nın yüzü
Kızarır, ağlamaklı olur, benden babası adına özür dilemeye çalışırdı.

Sevda boynuma sarılmış, hatırımı sormaya çalışıyor bense gülmekten katılıyordum

İçimden geçenleri ve Deniz’in isteğini anlattığımda çoktan Nevizade’ydik ve çoktan tanışmıştı bu iki insan. “Katmandu maymunu ha” deyip coşuyor kahkaha atıyorlar aynı anda boynuma Sarılıp “Bu maymunlar sana kaça patlayacak acaba” deyip garsona  “Buraya bir ufak daha” Cümlesini koro halinde haykırıyorlardı, onların bu hali beni mutlu ediyordu ama Sevda beni Şaşırtmıştı. O mahcup kız gitmiş, hayat dolu cıvıl, cıvıl bir kız olmuştu. Hesabı ortak vermiştik ortak derken Sevda ve ben, Deniz mi? O çoktan kapıya uçmuştu bile.

Sevda, eczacılık okumuş, babası da ona Bakırköy’de eczane açmıştı. Florya’da oturuyordular.
Sevda’yı Florya’ya bıraktıktan sonra Deniz ile “Ne kaldık ki Silivri’ye” deyip yürümeye karar verdiğimizi; sabah uyandığımızda ise, Menekşe sahilinde sızdığımızı anımsıyorum.

Aylarca ikisini de görmemiştim. Unutmuştum onları özellikle Sevda’yı bir daha ne zaman görecektim aklıma bile getiremiyordum.

Dışarıda öyle güzel bir kar yağışı vardı ki gözüm saatte idi mesai bitimini iple çekiyordum.
Herkes rakı içerken ben bu akşam kırmızı şarap içeceğim diyordum, diyordum ama
İnce tiz bir ses “Biz buraya şarap içmeye geldik” dedi Donup kalmıştım Sevda ve Deniz hem de el ele karşımda idiler.

Sevda “biz nişanlandık, kendi aramızda” dedi.
Az sonra Yeni gazino da idik şarap ve sucuk partisi çok hoşlarına gitmişti.
Zaten başka türlüsünü düşünemiyordum. Deniz’in nişan yüzüklerini alacak parası bile yoktur.
Halit Bey bu zibidiye bu kızı vermez diye düşünürken, onların nasıl? Benden habersiz buluşup, birlikteliklerini nasıl başlattıklarını anlatıyorlardı? İkisi de birbirine sokulmuş sımsıcak bakışıyordular. Deniz, bir gezi dergisinde çalışmak için başvurmuş “Ağabey ilk işim Katmandu’ya gidip maymunları fotoğraflayacağım” diyordu. O gece; garson İsmail bizden kurtulmanın yolunu birer şişe şarap vererek ancak gönderebilmişti. Onlar karların üzerinde dans ediyor şarkı söylüyor koşup boynuma sarılıyorlar  “bu aşk senle var oldu hep seninle var olacak” diyorlardı. Sevda , “Karlar düşer, düşer ağlarım” şarkısını söylerken birden ağlamaya, hıçkırmaya başladı. Karlar düşüyordu ve sevda ağlıyordu.

—Lütfü, babam bizi anlamak istemiyor sen bizi anla ne olur ve bizi bırakma?

Aslında bende anlamıyordum nasıl olmuştu kendinden dört yaş küçük ve karakterinle örtüşmeyen biriyle böylesine bir sevda yaşıyordun Sevda? Karmaşık duygular içinde kıvranırken Sevda kulağıma Sezen Aksu’nun Gülümse adlı şarkısını yüksek sesle söylüyordu kendimi toparladığımda Deniz  “ağabey maymunlarını koruma altında tut bırakma bizi” diye bağırıyordu Sevda ağlamasını bitirmiş bu espriye kahkaha ile gülüyordu.

Aylar gelip gitmelerle geçip gidiyordu bazen ben Sevda’nın eczanesine uğruyor ona yardım ediyordum Deniz ise kafasına göre iş bulamamış ama aramalarını da ihmal etmiyordu. Neme lazım? Hakkını da yememek gerekir. Gülüyordu, Sevda ve yorum yapmıyordu. sadece gülüyordu.

Çok geçmeden Deniz’i apar topar askere aldılar tehir işlemlerini mi unuttu nedir?  Bilemedik açık öğretim falan diyordu kızı yüzüstü bırakmıştı. Yaz başı idi Sevda telefonda “en hızlı biçimde eczaneye gel” diyordu.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol