KARA ŞAHİN DÜŞTÜ

Pamuk prenses:
-Sarı saçlı prensim, Kara Şahin’e  gidelim. Ondandan yardım isteyelim. O senin arkadaşın sana yardım eder.

Sarı saçlı prens:
-Kara Şahin Düştü,

P.Prenses:
-Kötü yola mı düştü?

S.Saçlı. prens
-Yok, Siyasetten düştü, ticarete atıldı, Mobilya mağazası açtı…

Diye, devam eder,giderdi bu hikaye.

Hikayeyi,hatırladınız mı Sayın Hüseyin ŞAHİN?

Tam iki yıl önce saptıyordum, Sizin siyasete yeterli ilgi göstermediğinizi. İki yıl önceden görünüyordu yolun sonu.

Şimdi KARA ŞAHİN’İ, Hüseyin ŞAHİN’E  şikayet ediyorum. Yani seni, sana şikayet ediyorum.

Kim bilir, belki de bir küskünlüğünüz vardır diye düşünüyorum da. Sizin gibi dünya görüşü olan bir insanın böyle saplantıları olamaz diyorum.

 Şu son seçimlerde  adınız cılız bir şekilde bir iki  anıldı hepsi o. Hani kitlelere seslenişiniz, önderliğiniz nerede ? Tabana ve tavana kendi siyasetinizi kabul ettirirdiniz. Ne oldu ?

Masaların vardı, lokantalarda öbek, öbek insanlar otururlardı ve siz gelmeden kadehler kalkmazdı ve çıt çıkmazdı siz konuşurken..

Beşiktaş’tan Bakırköy’den dostlarınız gelirlerdi ve size destek verirlerdi. Kaç geceyi sabah etmişizdir dostlarınızla birlikte.                     
                                                                                                                                                         Kapında son gördüğün insan, su saatlerini okuyan çocuk mu?

Son seçimlerde ilginç bir istatistik vardı, Silivri doğumlu seçmen sayısı % 17  iyi bak bu rakama; senin çocuklarında içinde bu sayının.

Ya, geri kalan % 83, bir zamanlar sizin geldiğiniz gibi gelen yurdun dört bir yanından göç eden insanlarımız, İş için, Umut için gelenler. Bu insanlarımıza Silivri’yi kim anlatıyor dersiniz? Bu % 83 orana kimler önderlik ediyor dersiniz? 27 yıl önce gelen siz mi? Yoksa , 7 yıl önce gelen  Mehmet hoca mı? 7 ay önce gelen İsmail hoca mı? Ya da hiç gelmeden makarna gönderen Şeyh hoca mı?
Şahin, Kara Şahin, Kapkara Şahin. Bilemiyorum niçin uzaksınız? Silivri’nin değil, Memleketin ihtiyacı var sizlere. Geliniz! Bu siyasi arenanın dışında kalmayınız, Sizin anlatacaklarınız çok işe yarayacak; ben inanıyorum. Lütfen, sizde inanınız. Siz konuştukça
İnsanlar aydınlanacak  ve siz Payidar kalacaksınız. Şimdi konuşmazsanız ve siyaset yapmazsanız gelecekte bu şansınız zaten hiç olmayacak.

Sevgili Hüseyin ŞAHİN Aşağıya bak ne dediğimi anlarsın!

Ve sen, hala sattığın o yumuşacık koltuklarda oturmakta ısrar edecek misin? Varım dersen sana uygun bir koltuk bulalım mı?

HAFTANIN SÖZÜ
Siz hiçbir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Domatesçi biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz.
Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz.
İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.
  HAFTANIN FIKRASI

AHİRETTE 2 KADIN
- Selam, benim adım Wanda.
- Selam, benimki de Slyvia, sen nasıl öldün?
- Donarak öldüm.
- Ne kadar korkunç.
- Yok o kadar kötü değildi, soğuktan titremem geçince ısınmaya başladım ve
uyku bastı, sonunda huzur dolu bir ölüm.
- Peki sen nasıl öldün?
- Ağır bir kalp krizi geçirdim. Kocamın beni aldattığını sandım, onu iş
üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek başına
televizyon seyreder halde buldum.
- Sonra ne oldu?
- Kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi aramaya
başladım. Çatıyı, yatakların altını her yeri aradım fakat bulamadım. Ararken aşırı yorulmuşum, kalp krizi geçirdim ve öldüm.
- Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor olacaktık.

HAFTANIN ŞİİRİ
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?