Silivri Facebook
banner88

Sayın, ERDOĞAN ATAÇ'A

Kimse sizin, denizlerle, fırtınalarla nasıl boğuştuğunla, ilgilenmez? Gemi’nin sağ salim limana ulaşıp, ulaşmadığına bakarlar.Yolda geçireceğin kazalar, fırtınada  yırtılan yelkenlerin, Kırılan direklerin, hiç ilgilendirmez onları. Bir sana bakarlar, birde getirdiğin gemiye.

        Yerel seçim öncesi şahsınıza gösterilen ehemmiyete ve iltifata karşı sergilediğiniz duruş ve reddedişinizdeki o nezaketinize ve asaletinize olan hayranlığımı, bir kez daha dile getirmek isterim.

         Sakin kişiliğiniz ve siyasetteki duruşunuz, çok insana  işte bu; “aradığımız insan bu“ dedirtecek gibi ama diyemiyorlar. Sanki bir eksik var, bende hissediyorum. Bunu uzun bir süre siyasete uzak kalışınız olarak adlandırmak istiyorum ama değil; zihinlerimizden silinmiyorsunuz.

          Tüm bunları niye yazdım? İsminizi yazımın içinde niçin kullandım? Biliyorsunuz, Yakın bir gelecekte CHP İlçe Başkanlığı seçimleri olacak. Kongreye gidilmesinden yana olan arkadaşlarımız var. Atama yapılmasından yana olanlar var.Atama yapılsa bile, 6 ay sonra tekrar kongre olacak. İşte bu bağlamda sizi İlçe başkanı görmek isteyenler var. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatarmış. Önemli olan sizin tavır ve görüşleriniz.Bilemiyorum, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Dışarıdan bakıldığında, ne gördüğümü? Söylemek istiyorum.

           Hani komşu ülkenin bir şehrinden yöneticisi gelir de; Ziyarette bulunduğu şehrin fahri hemşerilik beratınla, şehrin anahtarını verirler ya; alan da, mutlu bir şekilde objektiflere poz verir.

            Yok, Sayın Ataç, size CHP’nin anahtarını bu şekilde vermezler. Vermeyeceklerinden de emin olunuz. Siyaset arenasında, <vermek> kelimesi yok denecek kadar az kullanılır. Her şey <almak> üzerine endekslidir. Bakın size bir şey anımsatmak istiyorum.

             1994 yerel seçimlerini, SHP den Belediye Başkanlığına adaylığınızı koymuştunuz. İsteyerek ve de inanarak. Size inanlarla birlikte yola çıktınız.Engin denizlere açıldınız, fırtınalara göğüs gerdiniz, Dalgalarla boğuştunuz. Belki o günlerde bir tarih yazabilirdiniz. Sayın Değirmenci’nin  yarattığı efsaneyi siz yaratabilirdiniz. Üç değil dört kez gelirdiniz. Ne diyelim. Her şey kader de saklı. Yeniden başlamanıza bunlar engel değil tabi. Kim bilir? Size bu sefer Ankara yolu açılabilir. Büyük düşünün ve mücadelenin büyüğüne hazırlanın bence.

                1994 ruhunu yeniden yakalayın ve o gün sizin yanınızda olanlar ve size inanlar; yine, sizinle birlikte mücadele vermeye hazırdırlar sanırım. Siz geminizi tekrar yüzdürmeye hazırlanırken ben de size güzel bir şiirle veda edeyim.
                                            
                                       Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
                                    Seyir defterini başkası yazsın.
                                   Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
                                   Beni o limana çıkaramazsın...


Küçük bir Hatırlatma: Bak kaptan, Rakiplerin arasında ;Sakallı bir kaptan var, o limandan ayrıldı ufak, ufak gidiyor.Bir Kara korsan var ki; en tehlikelileri o, Ne zaman? Ne yapacağını? Kestiremezsin, lakabı Kara Şahindir. O da hazırlıklarını tamamlamış. Geriye Kala, kala sarı prens kalıyor ki; Kendisimi girer! Bu yarışa, yoksa, kaptanlarından birini mi sokar? Bilemem.


HAFTANIN SÖZÜ
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: "İyi ama ben çok az bir parasına oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.


 HAFTANIN FIKRASI


Amerika'da zencinin biri, pasaportunu kaybetmiş. Aksilik bu ya, o gün de
Türkiye'ye uçacakmış. Kara, kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı!
Hemen almış yerden,
bir bakmış ki Leonardo Di Caprio'nun pasaportu. "Ne olursa olsun," demiş ve
şansını denemeye karar vermiş. Çıkarmış Leonardo'nun fotoğrafını, kendi
fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye'ye. Atatürk Havalimanı'nda görevli
gümrük memuru Temel'in Karşısına geçmiş.
Temel, almış pasaportu; adamın ismine bakmış:
"Leonardo Di Caprio"; fotoğrafa bakmış ; bir zenci adama bakmış; aynı zenci.
Birkaç şaşkın bakıştan sonra öbür masaya seslenmiş: "Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı?

HAFTANIN ŞARKISI

UNUTTURAMAZ
Unutturamaz seni hiçbir şey, unutulsam da ben
Her yerde sen, her şeyde sen, bilmem ki nasıl söylesem
Bir sisli hazan kesilir ruhum eğer seni görmesem
Neşemde sen, hüznümde sen, bilmem ki nasıl söylesem.


DÜKKAN SENİN KÖŞESİ:

Köşemizin konuğu, çevre derneği başkanımız Ali KORSAN; bu satırlardan sayın Belediye Başkanı Özcan IŞIKLAR’A Bir mesaj geçmemizi istedi. Bizde, Başkanın bu isteğini yerine getiriyoruz . Ali Başkanın mesajı aynen şöyle, “Biz Çevre Derneği olarak İlçemizin çeşitli bölgelerine denetleme amaçlı geziler yapmaktayız. Bu da derneğimizin hiç yok denecek kadar az olan gelirleri ile imkansız hale gelmektedir. Belediye Başkanlığı tarafından derneğimize bir araç tahsis edilmesini rica ediyoruz”  diye istekte bulunur. Ali başkanımızın bu isteğine en uygun bir cevap; arabanın tahsis edilmesidir diye düşünüyoruz. Yapılacak olan iş ve denetimler yine belediye yararına olacaktır.Unutmayınız ki; Çevrecilik ve temizlik konularında aranan tek isim ve yer; Ali KORSAN ve Çevre Derneğidir. Çevre Derneğine desteğimizi sürdürelim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol