Silivri Facebook
banner88

Yazamıyorum...

   Canım Sıkkın,

                    Klavyenin başına ne zaman geçsem, tuşlara dokunamadan kalkıyorum. Ne oldu bana böyle ? Dostlarım, havalardandır diyorlar! Yok, değil biliyorum. Biliyorum ama adlandıramıyorum. Ahmet Kaya’dan mırıldanıyorum. “Yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık” diyorum. Bir an düşünüyorum, ayrılığını yaşayacağım biri bile yokken, niye yıkılayım!
                    Olmadı,  Ahmet Kaya’da motive edemedi,.Belki açılırım umuduyla dışarıya çıkıp dolaşmak istiyorum.

                  Çarşıda, rengarenk seçim otobüsleri. “Bak, buradan  yazacağın yazına  bir konu yakalarsın” diyorum. Ak Partinin seçim otobüsüne dalıp gitmişim. Kocaman harflerle yazmışlar.
“İSTİKRAR SÜRSÜN, TÜRKİYE BÜYÜSÜN”  Arkasını tamamlıyorum. Uyusunda büyüsün…

                   Biraz ötede CHP standına gözüm takılıyor. Kadınlar, el ilanlarını dağıtıyor. HER AİLEYE 600 TL yazısı ilişiyor gözüme. Bir an kafamda şimşekler çakıyor. Cem Uzan vari buluyorum. Hatırlarsanız, Tansu ablamız, tam da;  bu meydan da; iki anahtar sallamıştı da; ortalık yıkılmıştı.

Dudaklarımda acı bir tebessüm donup kalıyor.

Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.

Arkamdan, bir kadın koşuşturuyor. Elindeki ilanı vermek istiyor. “Lütfen, okumanızı istiyoruz” diyor. Almamak için direniyorum. Arkamda, diğer bir kadının sesi ile irkiliyorum.

“Alsana oğlum, okusanıza, Ülkenizin geleceği için okuyun diyor.”

Ses etmiyorum, önlerinde yürümeye devam ediyorum.

Yanındaki arkadaşı yavaş bie sesle “ AKP’li dir belki” diyor.

Kadın, beni güldürmeyi başardı. Dönüp, “ Yok, ben TKP’liyim” diyorum.

Birinci kadın: “Ne kadar güzel, aslında bende sizdenim ama bu sefer verelim” diyor.

Hangi sefer vermedik ki?

Tam o sırada Teoman AYDAN’ın seçim otobüsü geçiyor. Hopörlerinden yükselen şarkıyı kadına işaret ediyorum. İnanın Çocuklar/ Güzel günler göreceğiz / Güneşli günler…

Bir başına ne yapabilir ki? Diyor kadın…Çok şey, diyorum. İnandı ve adaylığını koydu. Bu bile çok şey anlatıyor diyorum…
Yanındaki arkadaşı dürteliyor. “ne uzatıyorsun, anlamıyor işte” diyor.


Birinci kadın, beni bitiren darbeyi vuruyor. “Hayır” diyor arkadaşına, “Hayır, aslında biz onu anlamıyoruz ya da anlamak istemiyoruz” diyor.

“Hoşçakal delikanlı, yine de iyi bir seçim yapmanı istiyorum” diyerek ayrıldılar…

Bej rengi  pardesüsü ile kalabalığın arasında kaybolup gittiler.

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol