YERSEN... (LÜTFÜ ERTÜRK)

Yersen…

                Bir ciklet reklamı vardı!Adam feryat ediyordu: “Buradan yetkililere sesleniyorum. Ağızda kaybolmayan sakız istiyoruz.” Diyordu. Sakızların son durumu nedir? Bilmiyorum ama bizim Belediye de; asrın buluşunu gerçekleştirdiler sanırım

                Kaymayan yol!

                Geçtiğimiz meclis toplantısında, kendisini yöneltilen soruları cevaplayan Belediye Başkanımız.  Soruları öyle dişine göre bulmuş olacak ki; bir ara coştu adeta!

                 “Bakın, yolları taştan yaptık, kışın kaymadan dolaşabiliyorsunuz. Üstelik tuz dökmeye de gerek yok! Kaymıyor, kaymayan yol yaptık sizlere. Bakın dağlar taş dolu. Topla getir.”  Topla getir dediği taşlar, üç aşağı beş yukarı 20 trilyon.-

                Sanırsınız ki; kauçuk tabanlı bot pazarlıyor! Kaymayan yol…Bilmeyen de sanır ki; kar sekiz ay kalkmıyor buralardan…

                 Bu kaçıncı yol yazımız! İlk haftadan başladık hala yolları yazıyoruz. Tamam, kimse size yol yapmayın demiyor! Başkan diyor ki; taş en fazla bir karış çöker…Daha ne olsun, gayya kuyusu beklemiyoruz bizde! 20 santimlik bir çöküntü bir arabanın rot balansını bozmaya, içine toplanan su ile sıçrayarak bir paltoyu mahfetmeye, yürürken bir ayağı burkmaya yeterlidir, diye düşünüyorum. Yok, önemli olan kaymaması ?

               Ortada kuyu var yandan geç…

               Temel, yurt dışından dönmektedir. Gümrük Memuru: “Valizinizi açın kontrol edeceğiz.” Temel valizi açar, açar ki; valiz ağzına kadar kol saati ile doludur. Gümrük Memuru Temel’e sorar: “Bunlar ne böyle?” Temel hiç istifini bozmadan cavaplar: “Tavuk yemidir” Gümrük Memuru şaşırır: “Nasıl yani?” Temel: “ Valla, ben bunları götürüp tavukların önüne atacağım, yediler, yediler. Yemezlerse benim edeceğim bir şey yok” Yani,

                Yersen…

                Belediye Başkanımız geçmiş döneme atıfta bulunuyor ve ekliyor: “Serbest dolaşım makamı diye bir şey var diyor…

                Sıkmayın kendinizi; siz, istediğiniz makamdan okuyun…Sanatınızı öyle güzel icra ediyorsunuz ki; bakmayın  bize, sanat kim biz kim!

                 TV’de Yıllar önce “Sultan Makamı” diye bir dizi yayınlanmıştı. Bütün bir mahalle umutlarını bir beygire bağlamıştı. Arabacı atı doğuracak, tay büyüyecek, yarışlar kazanacak, mahallenin yoksulları yararlanacaktı. Tay doğmadan diziyi bittirdiler…

                 Hertürlü makamdan okuyabilirsiniz ama Hüseyni makamını hiç tavsiye etmem! Dertli eder insanı, belini büker, göz yaşlarına boğulursun…
 
          Ben bir küçücük sevdalı kuştum / Aklım ermedi ellere uçtum / Yaban ellere uçtum. / Uçsuz bucaksız yollara düştüm /Yalan yollara düştüm / Duman yollara düştüm