Doksan yildir Türkiye’nin gündeminden inmeyen 1915 olaylari dolayisiyla aydinlarin özrü gündemde. Toplumun bir kesimi bu özür girisimine destek verirken bir yandan da siddetli bir karsi koyus ortaya çikiyor. Karsi koyanlar bizim de canimiz yandi diyor hakli olarak. Evet bizim de canimiz yandi, yerinden yurdundan sürülen Ermeni halkin acisi bizim de canimizi yakti, darmadagin olan aileler, kimsesiz kalan çocuklar bizim de istirabimizdi. Öte yandan Revan’dan sürülen Müslim halkin acisi da içimizde. Onlarin bir diasporasi olmadigi için içimizde közüyle birlikte kalakaldi. Bir de aci kursunlara ugrayan Türk diplomatlarin yasi içimizde kaldi, Karabag ile Hocali kaldi… Tüm bu olup bitenler net görülmeyen, oldugu gibi degerlendirilemeyen geçmisin sancilar halinde toplumun vicdanini yoklamasindan baska nedir ki?
Ermenilerden Özür Dilemek
Doksan yildir Türkiye’nin gündeminden inmeyen 1915 olaylari dolayisiyla aydinlarin özrü gündemde. Toplumun bir kesimi bu özür girisimine destek verirken bir yandan da siddetli bir karsi koyus ortaya çikiyor. Karsi koyanlar bizim de canimiz yandi diyor hak
31 Aralık 2008 Çarşamba 12:01
Aslinda özür dileme girisimindeki iyi niyet de özre karsi koyustaki siddet de son derece olumlu demokratik tedavi usulleri olarak degerlendirilmelidir. Çünkü 1915’te olup bitenler bugün üzerinde yasadigimiz topraklarda gerçeklesmistir. Eger top yekun bir reddi miras mümkün degil ise tarihi bütün gerçekçiligiyle ele alip sorgulamak gerekir. Çünkü 1915’te yasananlar bir masalin konusu degildir, olup biten her seyin sancisi ve agrisi insanlarin yüreklerinde nesilden nesile tasinan bir sanci halindedir hala.
Bundan üç yil önce Istanbul Ermeni Konferansi ile sarsilirken bu acidan kendi ailemin hissesine düseni de sorgulamis ve 1915’te Erzurum merkezde Posta Müdürlügü yapan büyük babamin babasinin evlat edindigi küçük Remziye’nin acisini hatirlamistik. (bkz. http://hulusiustun3.blogcu.com/uc-remziye_31403741.html ) Büyük dedem Mehmet Halis Bey’in o insan yagmasindan kurtarip evlat edindigi küçük Ermeni kizini tandirin basinda uyurken birakip Erzurum’u terk etmesinin öyküsü idi bu. Erzurum kara kisa teslim iken, uzaktan Rus toplarinin sesi duyulurken birakmislardi küçük kizi. Çorbaya onun için bir tas su koyamamislardi. Bu aciya dair yazdigimiz yaziya gelen tepkiler de iki uçtaydi daha çok. Kimisi yaziyi bir hiyanet olarak degerlendiriyordu, kimisi bir vicdan sorgulamasi...
1915’in iki cephesi vardi oysa. Birisi yerinden yurdundan edilen Ermeni halkinin trajedisi, digeri bu tarihin öncesinde ve sonrasinda Türk – Islam kitlenin ugradigi katliamlardi. Asil adini bilmedigimiz ve hiç ögrenemeyecek oldugumuz küçük Ermeni kizi Remziye’nin yasadigi acinin aynisini yasayan Türk kizlari da vardi süphesiz. Onlar da çekilip giden Ermeni komitacilarin pesinde Ermenistan’a götürülmüstü. Anadolu’dan toparlanip Istanbul’a getirilen kimsesiz Türk çocuklari daha sonra Ermeni olduklari gerekçesiyle alip götürülmüstü Fransa’ya. Birkaç insafli kalem çocuklarin “ Ben Ermeni degilim,” çigliklarina ragmen zorla söküldügünü anlatiyordu. Türk yada Ermeni o dönemde tarifsiz acilar çeken insanlar çöken bir imparatorlugun enkazi altinda kalmis zavallilardi. . . .
Doksan yil sonra o acilari yoklarken her seyden önce vicdanli olmak gerekir. Saglikli bir bilincin üzerine insa edilmeyen Romantizm çogu zaman maraz birakmaktan baska ise yaramiyor. Hrant Dink’in Remziye’ye dair yazilan yaziyi Agos’ta yayinlama talebi bu sebeple cazip gelmemisti bana. Bir yanda Remziye vardi, diger yanda ASALA tarafindan öldürülmüs Türk Konsoloslarin kizlari… Bir yanda Ermenilerden arindirilmis Anadolu cografyasi vardi, diger yanda Islam ahaliden arindirilmis Revan… Yüz yillik bir kavgaydi bu ve kimin kime kaç yumruk savurdugunun hesabini tutmak mümkün degildi.
1915’te olup bitenler dolayisiyla Ermenilerden özür dilemek sorunun çözümünü saglamayacaktir süphesiz. Bu iyi niyetli girisimin karsilikli olmasi gerekir en azindan. Öte yandan simdiye dek takinilan 1915’de yasanilan acilari reddedici tutum da sorunun çözümünü saglamamistir. Bununla birlikte “ Özür Diliyorum” kampanyasi ve ona karsi yürütülen “ Benim de Canim Yandi” tavri meseleyi toplumun vicdaninda olgunlastiracaktir kanaatindeyim.
Çünkü Ermenistan burnumuzun ucunda bir cografyadir, Çünkü Ermeniler kimseye benzemedigimiz kadar kendilerine benzedigimiz komsularimizdir. Her seye ragmen bir arada yasadigimiz Ermeni vatandaslarimiz ve dostlarimiz vardir. Çünkü hala bir lale kadar güzeldir Nusretiye Camii, Tatyos hala üstattir hepimiz için. Hiç kimse var olmasa yillar boyu seyredip agladigimiz Kenan Pars ile Nubar Terziyan vardir. Bütün bu ortakliklar hatirina iki taraf birbirine el uzatmalidir.