Silivri Facebook
banner88

Viyana Viyana olalı görmedi böyle bir küçük dev...

Ve müzik çalmaya başlıyor… sahnede dev bir orkestra.. ve tüm Türkiye’nin tanıdığı o ses, tüm Türkiye’nin sevdiği o kadın sahnede bizler için söylüyor bu  defa, sanki kendini anlatır gibi…

Duru bir su gibi bazen volkan gibi
Bazen bir deli rüzgar gibi
Gözlerinde telaş yıllar sence yavaş
Acelen ne bekle Firuze..
 
Bu dizeleri okurken mırıldandığınızı biliyorum… Sonra başka tanıdık bir melodi geliyor kulaklara... Eğiliyorum arkadaşımın kulağına, 25 sene önce bunu Şan Tiyatrosundaki konserde söylemişti, orada duymuştum ilk defa diyorum, öğrencilik yıllarımda gittiğim bir Sezen Aksu konserini anımsayarak...
 
Ve Sezen Aksu yineliyor aynı şeyi sahnede, sanki beni duymuş gibi... Birden o salonda kendimi ayrıcalıklı hissediyorum... sanki ortak bir yanımız var gibi onunla… şu devasa 4000 kişilik salonda benden başka kaç kişi vardır ki, 25 sene önce onu Şan Tiyatrosunda izlemiş olan...
 
Mutlaka herkesin kalbinde bir Sezen şarkısı vardır... Hitap etmediği kişi yok neredeyse... Onun şarkıları aramızdakı sınırları kaldırır, bizi bize yaklaştırır... Türkiye’nin her kesiminden insanı bir araya getiren birleştirici bir özelliği vardır...
 
Sadece şarkıları değil onu güçlü kılan, acayip bir espri anlayışı var… Bir çok komedyen onun eline su bile dökemez bence…
 
O sahnedeyken düşündüm bir ara... Onun şarkıları olmasa ne yapardık biz… onsuz bir türk müziği düşünmek mümkün mü?
 
Her türlü duyguyu buluruz o şarkılarda.... aşkı, ayrılığı, acıyı, güzeli, kavgayı, özlemi, coşkuyu... Onun şiirleştirmediği, şarkılaştırmadığı ruh hali yok gibi sanki...  yaşanmışlıkları daha güzel anlatan başka bir minik serçe yok...  sanki dünyaya bunun için gelmiş... daha nice keşfedilememiş söz, daha nice keşfedilmemiş nota sanki onu bekliyor gibi...
 
Şarkılar bazen insanın kendini ifade etmesinin en güzel yolu olabiliyor...  insanı alıp baska diyarlara götürebiliyorlar bazen… bazen de sonsuz hüzün veriyorlar… her bakan için apayrı görünen bir sihirdir şarkılar... bazen iyi bir arkadaş, bazen sevgilidirler... bazen anıları tazeletirler.. çoğu zaman da ağlatırlar bizi...
 
Galiba şarkılarla ağlayan ender milletlerden biriyiz biz... Düşünüyorum da, bir avusturyalının ağlayacağı bir şarkısı yoktur... ağlayamazlar şarkılarla...  düşüncesi bile komik geliyor... halbuki biz ne şahane bir coğrafyada doğmuşuz… ne kolay ağlarız şarkılarla ve ne kolay coşarız…
 
Gözlerini kapatıp şarkı söylemek, hem de sesinin nasıl çıktığına aldırmadan... hayatın güzelliğini keşfetmek şarkılarla... Şarkı söylemek için ses gerekmiyor, yürekten söylemen yeter, diyordu o gece Sezen Aksu... bu sözlere katılmamak elde mi ? Şarkılarla kolaylaştırmıyor muyuz hayatımızı? ve bu kendi küçük, ruhu büyük kadın söyle sesleniyor bizlere...
 
Hayat zorlaşınca, çıkmaz sokaklarda soluksuz kalınca
Azalınca manadan, seyyar sevdalarda parçalanınca
Dil yetmeyince, göz görmeyince, gönül hissetmeyince
Kırılınca camdan kalp, dönüp yalnızlığa kilitlenince
O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz
O zaman şarkı söylemeli çığlık çığlığa
O zaman yüreğin yükü hafifler belki biraz
O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz
 
Burada Nazım’i anmazsak olmaz, bu yazı eksik kalmış olur... Dünyanın en güzel aşk şiirlerini yazan bu adam bakın ne demiş... aşk ile şarkıları nasıl özdeşlestirmiş dizelerinde...

Seni düşünmek güzel şey ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı  dinlemek gibi birşey...

Baska söze gerek var mi ? ben susuyorum, cünkü artik sarki söyleme zamani …

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol