Silivri Facebook
banner88

Eğitim İş'ten MEB'e tepki!

Haber MERKEZİ

Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, yazılı bir basın açıklamasında bulunarak Milli Eğitim Bakanlığını eleştirdi. Yönetici atama sorunu ve ilkeli sendikacılık üzerine açıklama yapan Adıbelli’nin basın açıklaması şu şekilde;

“Milli Eğitim Bakanlığını sevk ve idare eden anlayış, gözü kara kadrolaşma inadı yüzünden yıllardır adil bir yönetmelik hazırlamaktan ısrarla kaçınıyor. Demokrasinin askıya alındığı dönemler hariç olmak üzere, benzeri görülmemiş bir dayatma yaşıyoruz. İktidar, adil bir yönetmelik isteyen eğitim emekçisini, haksız ve hukuka aykırı buyruklarına baş eğmesi konusunda terbiye etmeye çalışıyor.
Burada dikkat çekmek istediğimiz husus ; eğitim emekçisinin maruz kaldığı ve yarattığı etki bakımından daha önce karşılaşılanlardan çok daha sarsıcı olan saldırıya karşı, geniş örgütlülüğe sahip sendikaların verdiği karşılıktır. Ağızlarını her açtıklarında “direniş” ten, “söke söke almak”tan bahseden bu sendikalar, varlıklarını en çok hissettirmeleri gereken bu dönemde maalesef üzüntü verici bir yaklaşım ortaya koydular.
İşkolunun önemli bir kısmında örgütlülük sağlamış bu sendikaların tutumunun kaygı verici olduğunu zaman zaman ifade ettik ve bu sendikaları sorumlu davranmaları konusunda uyardık. Sorunun tarafları Eğitim İş’in konuya yaklaşımını biliyor. Siyasi otorite, Eğitim İş’in tavizsiz tutumu karşısında defalarca geri adım attı, diz çöktü. Rakip sendikaların içine düştükleri teslimiyet psikolojisi Eğitim İş’e işkolu etkinlik alanını genişletmesi için çok önemli avantajlar sağlamasına rağmen, sendikal çıkarlarımızı bir yana bırakarak bu sendikaları ortak hareket etmeye davet ettik. Davetimize karşı ortaya konulan “duyarsızlık” tavrını da kamuoyuna açıkladık. Emekçiler bu açıklamalarımızı dikkatlice okurlarsa, neyle karşı karşıya olduklarını daha iyi anlayacaklardır.
Bir süre önce bu sendikalar, yönetici atama sorunu ile ilgili olarak kamuoyuna açıklama yaptılar. Açıklamaları okuduğumuzda, bir “akıl tutulması”na tanıklık ettiğimizi gördük. Sol gelenekten geldiğini ve emek mücadelesinin bayrağının kendisinde olduğunu iddia eden sendika, personel genel müdürüyle yaptığı görüşmenin sonucu konusunda kamuoyunu bilgilendirmiş. Buna göre genel müdür sendikaların görüşünü de almak suretiyle yeni bir yönetmelik hazırlanacağını söylemiş. Açıklama üzerine sendika yetkilileri hemen hazırlıklara başlamışlar ve çağrı yapıldığı an çalışmalarını sunacaklarını deklare etmişler. Açıklamanın satır aralarında bir de müjde var : Personel Genel Müdürü “söz” vermiş! Direniş(!) ile kotardıkları “söz”ün yerine getirilmesini temenni ediyoruz ancak, Bakanlığın, mevcut yönetmeliği de kendilerinden görüş alarak hazırladığını hatırlatıyoruz kendilerine…
Adil bir yönetici atama sürecinin kararlı biçimde takipçiliğini yaptığını iddia eden diğer sendikanın yaptığı açıklama, daha da traji-komik maalesef: Buna göre mevcut yönetmeliği hukuka aykırı buluyorlarmış, ancak eksiklerine rağmen yönetmelik bu haliyle uygulanmalıymış. Sınavsız yönetmeliğe dava açmasalar da, aslında sınavı savunuyorlarmış. MEB’in altı yıldır sınava olumlu bakmaması ve yargının da sınavı tek ve vazgeçilmez ölçüt olarak görmemesi nedeniyle çaresiz kalmışlar. Önümüzdeki süreçte sınav konusunda yeni açılımların yakalanmasını umuyorlarmış. Yoksa sınavdan vazgeçtikleri filan yokmuş vs vs…

Gelinen nokta sözün bittiği yerdir

Ortak hareket edip emekçileri aşağılayanlara verilebilecek en ağır yanıtı verelim, çalışanların özlemlerine uygun bir yönetmeliği bedeli ne olursa olursun söke söke alalım diyoruz, kaçıyorlar. Kaçmak bir yana, gidip işverenin önünde diz çöküp, ona yalvarıyorlar.
Kalkın ayağa, nasır bağladı dizleriniz. Anladık, bişey yapabilecek gücünüz yok. O zaman gölge etmeyin, susun, açmayın ağzınızı, ihanet etmeyin çalışanlara.  Umutları kırıyor, yılgınlık yaratıyorsunuz. Onlardan aldığınız gücü işverenin ayaklarının altına seriyorsunuz.
Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve Personel Genel Müdürü’nü ise sorumluluklarının gereğini yapmaları konusunda uyarıyor ve önlerinde diz çökenlerin gövdelerine bakıp rehavete kapılmamalarını tavsiye ediyoruz. Kendilerinden lütuf değil, hakkaniyetli bir yönetmelik istiyoruz. Adil bir yönetmelik yürürlüğe girene kadar, ödeyeceğimiz bedel ne kadar ağır olursa olsun bu defteri asla kapatmayacağız. Dayatmanın sona ermemesi halinde yaşanacaklara hep birlikte tanıklık edeceğiz.

Son sözümüz eğitim çalışanlarına. Hepiniz biliyorsunuz ki, adaletsiz yönetmeliğin mağdur ettiği Eğitim İş‘li sayısı diğer sendikalara üye mağdur sayısına nazaran çok daha az. Buna rağmen örgütünü kıyıma uğratma pahasına en kararlı mücadeleyi Eğitim İş veriyor. Bunun nedeni, mücadeleye duygusal yaklaşmayı reddetmemiz ve soruna emek eksenli yaklaşmamızdır. İçi boşaltılan, yozlaştırılan, sarartılan “sendika” tanımının gerçek anlamını yeniden hatırlatmaya çalışıyoruz. Emekçiyi mutsuz edenler, mutsuz olmayı göze alacaklar. Asla umutsuzluğa kapılmayınız. 2008 yönetmeliğinin adaletsiz hükümleri konusunda hukuki süreç tamamlanmadı. Danıştay sadece yürütmeyi durdurma istemi konusunda karar verdi ve sendikamız bu kararı Dava Daireleri Genel Kurulu’nun gündemine taşıdı. Yönetmelikte yer alan hukuka aykırılıklar ve sınav konusundaki hassasiyetinizi Danıştay’ın huzurunda savunmayı sürdürüyoruz. Umarız bu konuda da son gülen, adalet isteyen emekçiler olacaklardır. Dilenerek değil, dik durarak peşpeşe elde edilen hukuki kazanımlarımızla -zorunlu olarak- yeniden yürürlüğe sokulan EK-2 Değerlendirme Formu’nda genel olarak iyileşme yapılmıştır. Ancak buna rağmen eksiklikler de mevcut. Kaderi Danıştay’ta takip ettiğimiz ana davaya bağlı olan bu formu yargı huzuruna taşıyıp taşımayacağımıza ilişkin olarak kısa süre içinde kamuoyuna açıklama yapacağız.”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol