Silivri Facebook
banner88

SİLİVRİ'DE İKİ MECLİS ÜYESİ BİRBİRİNE GİRDİ...

SİLİVRİ’DE İKİ MECLİS ÜYESİ BİRBİRİNE GİRDİ..

DÜN akşam kale mevkiinde Yılmaz Kandemir’e ait yerde Silivri CHP Meclis Üyesi Nazif Konuk ile Silivri Bağımsız Meclis Üyesi Yılmaz Kandemir yumruk yumruğa kavga etti…

Bir tarla satışından meydana gelen kavgada her iki tarafta birbirini suçladı Yılmaz Kandemir basın açıklaması gönderdi… Nazif Konuk ise yarın saat 12.00’da basın toplantısı düzenleyecek… Nazif Konuk elinde belgeler olduğunu ve Kandemir tarafından kandırıldığını söyledi.

YILMAZ  KANDEMİR’İN  BASIN  AÇIKLAMASI:

               

                               Nazif Konuk ile Ramazan Sakallıoğlu, Silivri’de ortaklıkları resmi olmadan emlak işleri yapmaktadırlar. Bu kişiler aynı zamanda CHP Belediye Meclis Üyesi ve Silivri Belediyesi Bedel Takdir Komisyonu Üyesidirler. (Bedel Takdir Komisyonu Üyeleri, Belediyenin sattığı gayrimenkullerin ve istimlâk edeceği gayrimenkullerin değerini belirler.)

                               Yaklaşık 7-8 ay kadar önce kadar Silivri’de hisseleri büyük ailemize ait olan, 17 hissedarlı bir tarlanın satışına bu kişiler aracılık etmişlerdi. Tarlayı 300 bin TL’ye satacaktım. 5 Bin TL. kaparo aldım ve bir sözleşme yaptık. Anlaşmanın bozulması durumunda sözleşme gereği vazgeçen taraf birbirine tazminat ödeyecekti. Tarlanın 4’te 3’üne sahip olan 17 hissedar, bana şifahi olarak satış izni vermişlerdi. Tarlanın 4’te 1 hissesi ise bizim aileye 1941 yılında gelin olarak girmiş bir kişiye aitti ve bu hanım hissedarın mirasçılarını bulabilmek için hissedarlardan biri olarak veraset davası açtım. Tarlayı almak için anlaşma yaptığımız kişi, bu veraset davasının uzun süreceğini biliyordu. Ben de davanın ne zaman sonuçlanacağını bilmediğim için tarlayı o günkü gerçek fiyatından düşük bir fiyata satmayı kabul ettim. Zaten tarlada o an için pürüz olmasa, o an için satılacak durumda olsa bu araziyi 300 bin TL.’ye onlara satarım demezdim. Satış işlemi uzayacağı için bilerek rayiç bedelinin altında bir fiyat verdim.

                               Bundan bir ay kadar evvel Nazif Konuk’un ortağı Ramazan Sakallıoğlu, bana bir yerde karşılaştığımızda ayaküstü “Yılmaz Abi, Avcılar’daki alıcı, veraset işlemleri çok uzun sürdüğü için tarlayı almaktan vazgeçti” dedi ve tarlayı Nazif Konuk’un alacağını belirtti. Ben de kendisine “Ramazan, bakarız. Bu iş ayaküstü olmaz” dedim ve ancak kesin söz vermedim.

                               Dün (06.03.2013) saat 13:45’te Nazif Konuk cep telefonundan beni aradı. O anda ben Kaymakam Bey’in yanında olduğum için telefona cevap vermedim. Dün saat 13:49’da başka bir cep telefonundan Nazik Konuk beni tekrar aradı ve bana “Neden kayıtlı telefonu açmıyorsun da bu kayıtsız telefonu açtın?” dedi. Ben de “biraz evvel Kaymakam Bey’le beraberdik, o yüzden açamadım” dedim. Nazik Konuk bana “Yılmaz, benim büroya gel, tarla meselesini görüşelim” dedi. Ben de kendisine, şu anda Silivrispor’un maçına gideceğimi, Ramazan Sakallıoğlu’nu alarak akşamüzeri saat 6’da Fatih Mahallesi’ndeki Lütfü Yetkin’in kahvehanesine gelmelerini, orada görüşüp konuşacağımızı söyledim. Nazif Konuk bana telefonda “Bu işi uzatıyorsun ama ben o tarlayı senden almasını bilirim.” dedi. O anda telefon kapandı. Saat 18:00 sıralarında kahvehanenin yanındaki bana ait olan boş arsadaki sigara içme çadırında oturdum, yanıma Kerem Fidancık ve Göktuğ Cömert geldi. Onlarla konuşurken biraz sonra Nazif Konuk ve Ramazan Sakallıoğlu, yanlarında tanımadığım bir kişiyle geldiler. Ben yanımda bulunan Kerem’le Göktuğ’a siz çadırın dışına çıkın, çadırın önünde durun, çaylarınızı orada için dedim. Onlar da hemen çadırın dışına çıktılar. Kendilerine çay söyledim. Çayları içerken, Nazif Konuk bana “Tarla meselesini ne yapacağız?” dedi. Ben de “Avcılar’daki, benim sözleşme yaptığım alıcının vazgeçtiğini Ramazan bana söylediği için, bu sözleşme bozulmuştur. Ben de tarlayı satmaktan vazgeçtim. Ayrıca tarlaya 4’te 1 hisseden dolayı yeni çıkan verasetle 10 hissedar daha çıktığını, bu hissedarlardan ikisinin yakın akrabalarının emlakçi olduklarını, o tarlanın fiyatının 380 bin TL. civarında olduğunu söylediler. Ben de Avcılar’daki gerçek alıcı tarlayı almaktan vazgeçtiği için, yeni hissedarlarla yaptığım toplantıda, bana 1-2 ay müsaade etmelerini, 380 bin TL. civarında o tarlayı satabileceğimi söyledim. Onlar da bana tamam dediler. Eğer tarlayı Nazif Konuk almak istiyorsa yeni fiyattan alabileceklerini söyledim. Nazif Konuk da bana “O zaman elimizde senin Avcılar’daki alıcıyla birlikte imzaladığın sözleşme var, o sözleşmeye göre de anlaşmayı bozan taraf 20 bin TL. tazminat öder diye madde var” dedi. Ben de “Anlaşmayı ben bozmadım, Avcılar’daki alıcı kişi hukuki yönden davasını açar, kazanırsa tazminatını alsın.” dedim. Ayağa kalktık. Nazif Konuk, ayağa kalktığımızda “Ben senden bu tarlayı başka yollardan da almasını bilirim.” dedi. Ben de “Sen kim oluyorsun. Malımı zorla mı alacaksın. Ne sana ne Avcılar’dakine satmıyorum” dedim. O anda durup dururken sağ gözüme yumruk attı. Ben de kendimi korumak için beline sarıldım. Bana vurmaya çalıştı. Ben de kendimi korumak için çelme takıp onu yere düşürdüm. O anda Nazif Konuk’un yanında bulunan iki kişi ve dışarıdan çadırın önünden gelen Kerem Fidancık, Göktuğ Cömert ve Olcay Yılmazer bizi ayırdılar. Nazif Konuk giderken bana, “Seninle çarşıda görüşeceğiz. Bu burada kalmayacak” diyerek yine tehdit edip arabasına binip gitti.

 

                            Benim 89 yıllık büyük aileme ait olan, 27 hissedarlı arazimizi benden ve diğer hissedarlardan böyle mafyavari hareket ve sözlerle zorla alacak, almaya teşebbüs edecek kişi daha anasından doğmamıştır. Ben daha evvel söyledim, yine söylüyorum: Tanıyan beni tanır. Haklı olduğuma inandığım davada Allah’tan başka kimseden korkmam.

                        Silivri’de 40 yıldır siyaset yapıyorum. İki fakülte mezunuyum ve mali müşavirim. İki kez Silivri Belediye Başkan Adayı olmuşum ve Silivrili hemşerilerim bana güvenerek bana oy vermişlerdir. Benim gibi bir siyasetçi, büyük ailesinden 27 kişinin haklarını savunamazsa, siyasetçi olarak Silivri’de yaşayan 150 bin kişinin haklarını nasıl savunacak, diye adama sorarlar. Olaya bir de bu yönden bakmak lazım.

Son olarak şunu söylüyorum: Arazi orada; Yeni Mahalle Kuyular Mevkiinde. Ben de Silivri’de buradayım. Burası Silivri. Burası çağdaş, modern ve hukukun işlediği bir Avrupa kentidir; dağ başı değildir. Hukuk denilen bir şey vardır. Herkes hakkını, hukuki yoldan aramayı öğrensin.

                              

               

 

YILMAZ  KANDEMİR

 07.03.2013, Silivri

Mali Müşavir

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi

Silivri Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi

                                                                                             

               

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol