Silivri Facebook

Işık olup aydınlatmak isterim

Işık olup aydınlatmak isterim hem kendimi, hem bizi.


Geçen haftaki yazımdan sonra gelen olumlu tepkiler üzerine neden yazmak istediğimi amacımın ne olduğunu sordum kendime. Amacım gerçekten ve gerçekten bilgi dolu bir insan olup ( ne kadar bilsek de nafile, her gün bir şeyler öğreniyoruz ve oldum dediğin an öldüğün andır derim ben.Çünkü dünyada ben oldum diye bir kavrama inanmam. ) bildiklerimi, gördüklerimi, öğrendiklerimi isteyenlerle paylaşmaktı benim amacım. Aynı güneşte olduğu gibi, gündüz olup ışığını bizlerle paylaşması gibi. Ben yazar olmak istiyordum. Işık saçıp aydınlatan bir yazar.

Bir örnek seçtim kendime, Elif Şafak. AŞK romanı ile tanıdım O’nu. Evet dedim birebir olmasa da en azından kaleminin ve ruhunun gücüne inandığım bir yazardı benim için. Tanımıyorum O’nu, tanışmak ister miyim? Hem de çok. Benim isteklerimi geçelim de sadede gelelim. Önemli olan burada ben değilim, biziz şuan anlatmak istediğim de şu.

Elif Şafak’ı Aşk romanı ile tanıdım. Ve çok sevdim. Daha önceki kitaplarını okumak istedim. Aldım fakat okuyamadım. Nedense içimden gelmedi. Bir sonraki kitabını aldım ve oda muhteşem bir kitaptı. Evet dedim. Bu yazarın kalemine ihtiyacım var. Onu örnek almalıyım. Sonra insanoğluyuz işte, ne yapacaksın birkaç bir şey duydum. İçim onu sever ve örnek alırken sırf kendimize oluşturduğumuz tabular ve kriterler yüzünden vazgeçer gibi oldum. Uzaklaştım. Yargılar, yargılar, yargılar…

Vatan haini haline getirmişler, üzerinde yaşadığı toprağa ve insan saygı duymaz demişler. Demişler, demişler, demişler. ( Öyle değil halbuki, olsa da bize ne? )

Facebook’ ta gezerken yeni çıkan kitabı karşıma çıktı. Sonra da altındaki yorumlarına baktım. Onlara bakmadan önce içten gelen bir gülümsemeyle bunu almalı ve okumalıyım dedim. Yargısız, içten ve netti içimdeki ses. Yorumlardan ikisi överse, üçüncüsü yargılıyordu. Elbette olacaktı bunlar. Fakat yazıya değil yazara ve yaşamına ise bir yerde bir hata vardı. Ve kendime geldim, şu cümleler döküldü facebook taki sayfa yorumlarına.

Arkadaşlar,

Yazarımızın ne yediği, ne içtiği, nerede yaşayıp ne düşündüğü, kimin yoldaşı, neyin yandaşı olduğu umurum da değil. Sizinde umurunuzda olmamasını dilerim. Fanatizm bir hastalıktır. Fanatik olmak yerine bize verdiği güzellikleri görüp, yaşamak, almak, öğütmek bize yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Güzelliklerini, yazdıklarını anlayıp SANA YARARLI OLANI AL. Bunu anlattığı, öğrettiği için içinden teşekkür et içinden de olsa. Bir daha istersen hiç okuma, bakma. Ama KİMSEYİ ONUN SEÇİMLERİ İÇİN YARGILAMA.

Bu yazdıklarım, bana da aslında büyük bir cevap olmuştu. Sevdiğimi düşündüğüm, örnek aldığım bir yazarı diğer insanların yargılarını, düşüncelerini üstlenip okumaktan vazgeçmiştim.


BU YAZI SIRF HAYRANI OLDUĞUM YAZARA DEĞİL. TÜM İNSANLARA ÖRNEK OLSUN. O sadece benim yaşadığım bir örnekte başkahraman rolündeydi. Onu seçtim sadece. Bu bir başkası da olabilir. Bu hayatın içinde yaşanan olaylarla da çok çeşitli şekillerde örneklendirilebilir.

BURADA AMAÇ ŞU Kİ, HERKES KENDİ YOLUNU SEÇER. HERKES KENDİ YOLUNDAN GİDER. BU YOLDA GİDERKEN BİZE SADECE ONA SAYGI DUYUP YOLUNA IŞIK TUTMAK DÜŞER. YOLUNA ÇIKIP KENDİ DOĞRU SANDIĞIN KELİMELERİN veya CÜMLELERİNLE ONU YARGILAMAK, DIŞLAMAK, ONUN GÜZELLİKLERİNİ GÖRMEZDEN GELİP ÇİRKİNLİĞİNE YOLALMAK DEĞİL.

Her insan bir ışıktır, görmesini bilene. Her insan bir yol göstericidir, anlamasını bilene. Her insan içimizde ki bizdir, KABUL ETMESİNİ BİLENE.

Her yazımda yazıyorum, yine diyeceğim. Tekten geldik teke döneceğiz. Yani hepimiz bir bütün, bu bütün içinde hepimiz tekiz. Saygı, sevgi, bütünlük ve anlayışın yaşandığı bir hayat sürebilmek, anlatılanı anlayabilmek GÜZEL OLANI alabilmek ümidiyle.

SEVGİLERİMLE.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol