Silivri Facebook
banner88

SON SÖZLERİNİ SÖYLEDİLER... (NECLA COŞKUN)

SON SÖZLERİNİ SÖYLEDİLER

 

Bazen öfkeleniriz, üzülürüz, bıkarız, utanırız, yalnızlaşırız, her şey üst üste gelir. Hayat bazılarının üstüne daha çok gelir.

 

Kimisi belki yoruldu hayattan, belki ezildi altından kalkamadı bazı şeylerin. Belki borçlandı, güçsüzleşti, hastalandı, yük olmaktan korktu kimisi de yüklerin altında kaldı, çaresizleşti.

 

Sebepleri ne olursa olsun son sözlerini söylediler. Bizlere kapanmaz yürek acıları kaldı. Bizim onların nedenlerini anlayamamamız gibi onlar da bize bıraktıkları acıyı anlayamadılar. Her şeyi geride bırakıp sonsuz bir uçmağı kucaklamak isterken onlar, anaların, boşluğu kucaklayan elleri göğsünde kaldı.

 

Bir seçenek değildi oysaki bu. O anda görülemeyen karşıdan bakanın görebildiği yüzlerce seçenek vardı da işte bu bir seçenek değildi.

Değildi ama ilçemizde iki intiharı daha peş peşe yaşamanın acısıyla yüzleştik geçtiğimiz hafta.

Ulusal medyada iki hafta önce bir haber yayımlandı. Okuduk, okumadık, okumamış gibi duymamış gibi yaptık. Ülkemizde her 2,5 saatte bir intihar olur diyordu haber. Bizden çok uzaktı. Nedenleri, sonuçları, kızgınlıkları, hüzünleri, onulmaz gördükleri yaraları, bizim değildi bu insanların kimse üstüne alınmadı. Bir yemek tarifi için saatlerce televizyon programları yapılırken, insanlar aylarca seçeceği insanı tartışırken, bu insanların seçimleri tartışılmadı. Türkiye Psikiyatr Derneğinin raporları hiç konuşulmadı. Biz onlardan çok önce kapatmışız gözlerimizi hayata. Görmekte istemiyoruz başkalarını, onların sorunlarını, ülkenin koşullarını. Bu olayın en çok hangi meslek gruplarında, hangi yaşlarda, hangi sosyoekonomik düzeyde yaşandığını bilmek çözüm aramak istemiyoruz. Bulunan çözümler ise çalışma yapıldı mı diye soran olursa gösterilmek üzere raporlarda kalıyor.  Sağlık çalışanlarından eğitimcilere, toplumun her kesimine yayılan bir farkındalık süreci başlatamıyoruz.

 

Sorunlarımızla baş edebilecek gücü, güveni, arkamızda hissettirecek psikolojik, sosyolojik, ekonomik, desteği göremiyor dahası başkalarına veremiyoruz. Bu noktada konuşmak anlamsızlaşıyor ama duymayalım, görmeyelim, konuşmayalım derken çözümsüzlük duvarlaşıyor.

 

Bu konu medyada sık yer almamalıdır! Bu durum haber yapılırken hassasiyet korunmalı, özendiricilikten kaçınılmalı, yanlış yorumlara gidebilecek açık uçlar bırakılmamalıdır. Evet, tüm bunlara katılıyor ve bu cümleleri destekliyorum; fakat bu, gidenlerin geri gelmeyeceği gibi konuya uzman kişilerin el atması gerektiği gerçeğini de değiştirmiyor.

 

Bu yaşananların önlenebilmesi için bireylerin ruh hallerinden toplumların ruh durumlarına uzanan geniş bir yelpazede pek çok sorunun aşılması gerekiyor. Bireyden topluma herkese uzanan huzur ortamını, daha iyi yaşam düzeyini kapsayan sürecin zorlu ve uzun olması kimsenin gözünü korkutmamalı. Bir toplumda yaşayan kişilerin yaşama umutla bakmasını sağlamaktan sorumlu her kurum, kuruluş, siyasi otorite bu farkındalığın içinde yer alarak üstlerine düşeni yapmalılar. Ben yaşananların en ağır ders olduğuna inanıyor her şeye rağmen umudumuzu yitirmediğimiz günler diliyorum.

 

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol