Silivri Facebook
banner88

SİLİVRİLİ OLMAK

Geldiğinin 3 günü misafir sayılırsın. 3 gün sonra, sende Silivrilisindir.
Bize benzersin ama uğraşma benzetemesin bizi kendine
Denizin çocuklarıyızdır, Poyrazlar gibi deli doludur erkeği ve meltem gibidir kızı alır sürüklerler seni. Yüreklerinin denizinde

Pek fazla baskıya da gelemeyiz hani! Lodosumuza benzeriz, içimizde tutmaz atarız dışarı,
Beş bin yıllık tarihimiz vardır. Dünyanın 3. büyük surları ile çevrilmiştir.(Anastasia Surları) Marmara’dan Karadeniz’e kadar. Belki de Truvalılarla akrabayızdır. Bulunan Sanat eserlerimiz çok benzeşmektedir. Belki Hektor’un karısı Silivrilidir, belki de akhilleus. Ama Osmanlıya İlk yabancı gelini biz vermişizdir.

Bodrum, Marmaris yokken Silivri vardı. İstanbul’un sayfiyesiyizdir.
Gelenimiz gidenimiz çoktur bizim. Evin gibi bil; ama eteğimiz ile başımız ile oynama

Yazarımız çizerimiz de çoktur bizim, Uğur Dündar toprağımızdır, Rahmetli Oğuz Aral ve Tekin Aral kardeşler de öyle, Ahmet Hakan yeni kuşak Silivrilidir.

Daimi Senatör Fikret Gündoğan, Milletvekili kardeşi Ferit Gündoğan ışık tutarken memlekete Silivri adını duyururlardı. Kartal Tibet anıldığında Tarkan bizim oralı derdik. Kara murat  (Cüneyt Arkın) 30 yıldır Silivri lidir. Fenerbahçe Başkanlarından Sayın Ali Şen’i Tanımayan esnafımız var mı? Dündar Kılıç’la kapı komşu idi yazlıktan, Hasan Heybetlinin malikânesi bizdedir. Sayın İsmet Sezgin, Selimpaşa’ da oturduğu kadar memleketi Aydın’da oturmamıştır. Kısacası Silivrilidir.

Sanatçılar köyümüz vardır kimi yazayım hepsi bizimle, Futbolcular sitemiz var dünya yıldızları içimizde.

Balık, rakı, roka, hayat verir insana!  Kaymaklı yoğurdumuz dünyaca meşhurdur. Yalnızca bizim toprağımızda yetişir topatan kavunu. Bizdeki tekir balığının lezzetini bulamazsın başka bir sahilde.

Körfezin çocuklarıyız biz. Anamızdan doğarken önce denizin sesini duyar kulaklarımız. Bakın çocuklarımıza, saçları güneş sarısıdır. Güneşin çocuklarıdır onlar Genç kızlarımızın saçları imbat rüzgârında salınır sapsarı başak gibi. Denizimiz gibidir gözleri mavi bakarlar ve umutları yosun yeşilidir. Güneşi izlersin tenlerinde; örtünmek niye?

Kardeş hoş geldin..
Bizde doğdu, doğacak olan çocukların,  denizle kucaklaşacak balıklarla yüzecek ve hayata gülecek.
Niçin karartıyorsun dünyasını? Kaçırıyorsun onu bizden, Saçını rüzgârda hissetmesini, niçin engelliyorsun? Belki sen başını okşamazsın ama bırak rüzgârlar sevsin, doğadan alsın sevgisini. Tenini güneşten niye kaçırıyorsun? Büyüsün serpilsin! Beyin hücrelerine güneş girsin ve unutsun çocuklar, kini ve nefreti.

Barış ülkesiyizdir, daha dün memleket kamplara bölünmüşken, solcusu, sağcısı aynı çay bahçesine oturur aynı denizi seyreder aynı şarkıyı dinlerdik. İstanbul’da duvarlar slogan yazılarından geçilmezken bizde çiçek bahçesi gibiydi.

Silivri olmak çok kolay
Gülümse yeter!


 
HAFTANIN FIKRASI
 
 Petrol şeyhinin biri, üniversitede okuması için oğlunu İstanbul'a gönderir.
  Çocuk ilk devreyi başarıyla bitirdikten sonra notlar değişmeye ve çocuk
 hafiften serserileşmeye başlar.
 İşin kötüsü, memleketten çocuğa gönderilen avuç dolusu paralar da artık
 yetmemektedir!
 Şeyhimiz oğlunu kontrol etmek için adamlarından birini İstanbul'a
 gönderir. Adam İstanbul'a gelince bir de ne görsün?
 Şeyhin okusun diye gönderdiği oğul okulu bırakmış, kendini karıya kıza
 vurmuştur.
 Uzun aramalardan sonra çocuk Boğaz kenarında salaş bir meyhanede bulunur.
 
 -'Ya seydi, bu ne kepazeliktir!
 Baban seni merak eder! Kalk gidiyoruz Arabistan'a!'
 
 Çocuk:
 
 -'Ayva seydi' der, 'Ama önce bir otur da şu manzaraya bir bak...'

 Şeyhin adamı 'Bunda ne kötülük olabilir ki' diye düşünür ve masaya oturur.

 Sandalcılar çaparilerini sallamakta, arkadaki tepelerin ardında batan
 kıpkırmızı güneş, Boğaz'ı kırmızının tonlarına boyamaktadır. Manzarayı seyrederken,      garsonun getirdiği kavundan bir tane ağzına atar.
 Ardından peynirin de tadına bakılır. Eh eşek değiliz ya, şu aslan sütü
 denen meretin de bir tadına bakalım
 derken orada ipler kopar.
 
 Şeyhin oğlu ve Boğaz tarafından ayartılan adam, yorgun ve akşamdan kalma
 olduğu anlaşılan bir sesle,
 15 gün sonra, efendisini arar:
-'Ya seydi, Veled mazbut velâkin memleket puşt!'
 

                                                                                           Kalın Sağlıcakla

 

 

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol