SEKİZ Eylül 2009, Silivri için unutulmaz çok acı bir gün yaşandı… Sel öyle bir vurdu ki Silivri’yi, canlar aldı, dere yataklarında yapılan evler su altında kaldı…
O günlerde kimler geldi Silivri’ye hatırlayın bakalım, Bayındırlık Bakanı geldi… Sağlık Bakanı geldi… Çevre Bakanı geldi… Vali geldi…
Hepsi yaraların sarılacağını söyledi… Ne zaman? İki yıl önce…
Koordinasyon toplantıları, karayollarının itirazları, mahkemelik olan yerler… Ne oldu? İki yıl geçti…
Peki! Ne zaman biter dere yataklarının ıslahı… En az yedi yıl sonra…
Daha müteahhit sorunu çıkar, istihkak biter… Siz şuna toplamda on yıl deyin sağlam olsun…
Türkiye’nin en önemli gerçeği böylelikle ortaya çıkıyor… BÜROKRASİ…
Yetki kargaşası, sorumluluk almama gibi sorunlar da cabası…
Bir taraf yazı yazıyor, sorumluluğu karşıya atıyor… Karşı taraf yazı yazıyor, öyle kelime ve cümleler seçiyor ki, topu karşı tarafın kucağına bırakıyor… Yazışmalar… Yazışmalar… Sürüp gidiyor.
Onun için sevgili Silivrililer, önümüzdeki on yıl aşırı yağmur yağmasın diye dua etmekten başka çare kalmadı… Yani işimiz Allaha kaldı.
Sevgilerimle.