Silivri Facebook

Erel ''Konsey Tam Anlamıyla Bir Komedya''
 
Kaynak : Değişim Gazetesi
 
29 Kasım’da gerçekleştirilen Silivri Kent Konseyi 2.Genel Kurul toplantısının ardından tartışmalar devam ediyor. Özellikle konseyin tüm itirazlara karşın kabul edilen tüzüğü tartışmaların kaynağını oluşturuyor. CHP Kadın Kolları Başkanı Nursel Erel’de konuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Konseyin siyasallaştırıldığına dikkat çeken Erel, yapılanların ciddiyetten uzak bir komedya olduğunun altını çizdi. Erel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
 
İtirazlarımızın yapıcı yönüyle ele alınması gerekir
“ Biz Kent Konseyi’nin ilk toplantısında da tüzük ile ilgili itirazlarımızı dile getirmiştik. Aynı şekilde komisyon başkanlarıyla yapılan toplantılarda da aynı itirazlarımızı yapmamıza rağmen üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan genel kurula getirildi ve oy çokluğu ile kabul edildi. Bir defa şunun çok iyi bilinmesini istiyorum. Biz Kent Konseyi yapılanmasının gerçekten hayata geçirilmesinin ve uygulanılmasının gerekliliğine inanan bir anlayışa sahibiz. Bu amaçla çeşitli zamanlarda belediye meclis üyesi olan arkadaşlarımız da bu inançla, Kent Konseyi’nin yapılanması yönünde meclise önergeler verdiler. Bu konuyla ilgili olarak da ciddi anlamda girişimlerimiz var ve konunun da takipçisiyiz. Amacımız Kent Konseyi’nin kendi ruhuna ve anlayışına uygun olarak yaşatılabilir hale gelmesi. Bu anlamda sürekli itirazlarımız oldu. Ancak bu itirazlarımıza muhalefet yapılıyormuş zihniyetiyle karşı çıkışlar var. Bunun ne olduğu ve yaşanan tedirginliğin ne anlama geldiğini anlamış değilim. Bu kadar iyi niyetli ve yapıcı yaklaşımlarımızın altında art niyet aranması beni çok şaşırtıyor. Tüzüğe belli noktalarda yapmış olduğumuz itirazlarımızın ana nedeni konseyin uzun bir süre yaşatılabilmesi içindir. Ancak mevcut tüzük neticesinde bu oluşumun uzun süreli ve sağlıklı olacağını zannetmiyorum. Konseydeki en büyük problem, sanki bir şeylere muhalefet olsun diye muhalefet edilmek isteniyormuş gibi bir hava yaratılmak isteniyor. Oysaki bizim bütün itirazlarımızın amacı belli ve bu anlayışı kabul eden herkes bizim ne anlatmak istediğimizi anlayabilir. Buradaki en önemli sorunlardan biri de, güvensizlik. Bu problemin bir an önce ortadan kaldırılması gerekiyor.
 
Kent Konseyleri yerel yönetimin yararınadır
Yasal zorunluluk ve CHP’li meclis üyelerinin önergeleri sonucunda gerçekleşen Kent Konseyi, yapılmış olsun diye yapılmış bir izlenim yaratıyor. Ben buna inanmak istemiyorum ama maalesef her şey ortada ve verilen görüntü olayın bu boyutta olduğunun bir kanıtıdır.
 
Kent Konseyi asla siyasallaştırılmaması gereken bir yapıdır. Kent Konseyi, kentte yaşayan tüm bireylerin temsil edildiği bir oluşumdur. Aynı zamanda, bu konsey, o kentin yerel idarecilerini de rahatlatan bir yapıdır. Kent Konseyi’nde geniş katılımlarla alınan kararların uygulanabilmesi de o oranda kolay olmakta. Hem sorumluluğu atıyorsunuz, hem sorumluluğu paylaşıyorsunuz. Bu açıdan bakıldığında kesinlikle kaygı duyulmaması gerekiyor. Ancak bu konseyin siyasallaştırılmaması aşamasında geçerliyken, konseyin siyasallaştırılmasını da üzüntüyle izliyorum.
 
Konsey son derece gayrı ciddi bir ortamda gerçekleşmektedir.
Bir Kent Konseyi’nde olması gereken bir genel yapıyı ve ciddiyeti gerçekleşmiş olan genel kurulda maalesef  göremedik. Bu yapının biraz daha ciddiye alınıp önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Lakayıt, oldu bittiye getirilmeye çalışılan, son derece ciddiyetten uzak, laf kalabalığı ile geçiştirilmeye çalışılan bir genel kurul komedyasını  hep beraber yaşadık ve gördük. Bu şekilde gittiği takdirde bu oluşumun çok uzun vadeli olacağını düşünmüyorum. Daha ikinci genel kurulunda katılımcı sayısını göz önüne alırsak, ileride üç ve dördüncü genel kurul toplantılarında bu katılımın dahi olamayacağı görülmektedir. Buna ben de dahilim. Bu şekilde gitmesi durumunda en azından ben kendi bulunduğun komisyondaki görevimden istifa etmeyi düşünmek zorunda kalacağım. Çünkü benim zamanım ve emeğim değerlidir. Emeğimin ve zamanımın daha ciddi ortamlarda yer bulmasını isterim. Genel kurulun sonundaki katılımcı sayısını da göz önüne alırsanız durumun vahameti ve konseyin gittiği nokta açıkça görülmektedir.
 
Yürütme kurulu herkese eşit mesafede olmalıdır
Silivri’ye faydalı olacağına inandığımız her türlü projenin hayata geçmesini gönülden istiyoruz ve bunun içinde her türlü katkıyı vermeye hazırız. Fakat bunlar yapılırken yöntemlerin doğru uygulanması şart. Ancak Kent Konseyi’nden tüm projelere eşit yaklaşan, aynı oranda değerlendiren ve aynı titizliğin gösterildiği bir anlayış bekliyorum. Özellikle Kent Konseyi yürütme kurulunun yapması gereken en önemli görevlerden birisi budur. Bu anlayışın mevcut olmadığı bir oluşumun içerisinde de varlığımızı göstermeyi düşünmüyorum.
 
Kadir Baran kimi temsil etmektedir
Özellikle yürütme kurulunun kendi içerisinde ciddi anlamda bir revizyona uğraması şarttır. Kendilerini bir silkeleyip, yaptıkları görevin ve sorumluluklarının farkına varmaları gerekiyor .Fakat son genel kurulda görüldü ki, Kent Konseyi yürütme kurulu hala bu anlayışı benimseyememiş.Buradaki arkadaşlarımın anlamak gibi bir çabalarının olduğuna da inanmıyorum.Çünkü, anlamaya çalışsalardı genel kurula işlerini biraz daha ciddiye alıp, derslerine çalışıp gelirlerdi.Bana göre yürütme kurulu bu anlamda sınıfta kalmıştır.Yürütme kurulunun sergilediği kraldan çok kralcı tavrı  çok enteresandı.Biz hazırlamış olduğumuz projelerle ilgili olarak, yürütme kurulundan daha eşit ve duyarlı bir yaklaşım beklerdik.Ben kendi adıma o gün taraflı ve siyasi bir yaklaşım gördüm.Kendi misyonlarına, kendi görev alanlarıyla,bağdaşmayan ve hatta temsil ettikleri kuruma zarar veren davranışları.benimle beraber orada bulunan herkes gördü..Sayın Kadir Baran ile Sevil Dalgıç hanımefendinin arasındaki görev dağılımını da anlayamadık.Yürütme kurulu başkanı Sevil Dalgıç mıdır? Yoksa Kadir Baran mıdır?Kadir Baran’ın  genel kurul ve komisyon toplantılarındaki yanlı,  kraldan çok kralcı davranışları, temsil ettiği kurum adına son derece sakıncalı ve de yanlıştır.Son derece önemli ve saygın bir kuruluşun temsilcisi olarak Kent Konseyi’nde yer alıyor.Ancak orada sergilediği tavır herkesi şaşırtmıştır ve kafalarda soru işaretleri oluşmuştur.Kadir Baran Kent Konseyi’nde SİAD’ın temsilcisi mi? yoksa AKP’nin temsilcisi mi? olarak bulunmaktadır.Bu konuda sayın Baran çizgisini ve tavrını netleştirmelidir..Sevil Dalgıç ile Kadir Baran’ın da görevlerinde bir netlik sağlamaları gerekmektedir.
 
Konseyde tam anlamıyla bir komedya sergilenmekte
Daha önce Halit Girgin yürütme kurulu üyelerinden biriydi. İlk görev aldığında il genel meclisi üyeliği görevini yürütüyordu. Sonra AKP ilçe başkanlığına getirilince biz kendisinin yürütme kurulundaki görevine itiraz ettik. Yapının siyasallaşmaması için sayın Girgin’in o görevden ayrılması gerektiğini ifade ettik. Fakat genel kurulda gördük ki, tüm bunlara karşın sayın Girgin yürütme kurulundaki görevine devam etme ısrarını sürdürmekte. Burada verilmek istenen mesajın ne olduğu konusunda bir fikir yürütmek çok zor. Yaşanan tam anlamıyla bir komedyadan ibaret. Oysa ki, 99 yılındaki Yerel Gündem 21’in sekreteryasına bakarsanız, bugün neyin mücadelesini verdiğimizi ve olması gerekenin ne olduğu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. O günkü sekreteryada genel sekreter olarak benim yanımda, dönemin ANAP İlçe Başkanı A.Refik Bek’i, gazeteci Yavuz Kaynarca’yı, CHP yöneticilerinden Yalçın Çakır’ı, DSP yönetiminden Serap Çetin’i ve yine ANAP yönetiminden Rafet keskin’i görmeniz mümkün. Son derece homojen yapıya sahip bir oluşum gerçekleştirilmişti.
 
Kimse tek başına konseyin sahibi değildir
Kent konseyleri üçortaklıdır buna üçlü sacayağıda diyebiliriz. Bunlar, yerel iktidar, merkezi iktidar ve halktır.Bu üç ortak kentin en iyi şekilde yönetilmesi amacıyla bir araya gelirler.Kent konseyinin ana oluşumu bu şekildedir.Kent konseyleri herhangi bir kurum yada yapının tek başına sahipleneceği bir oluşum değildir ki, aksi takdirde kent konseyine ihtiyaç yoktur.Bu noktada da konsey , bütçesini kendisi belirleyecek.maddi kaynağın belediyeden olması gibi bir kural yoktur.Ayrıca 5393 sayılı yerel yönetimler yasası belediyelerin kent konseyleri veya benzeri sosyal çalışma veyardımlar için belediye bütçesinin yüzde yirmisine kadar  kullanma yetkisi vermiştir. .Bu da konsey için belediyeye bağımlılık anlamına gelmez, bağlayıcı bir yönü de yoktur.Sadece üç ortaktan biridir.Örneğin kadın ve aile komisyonunun hazırladığı 3 projeyi ele alacak olursak bunlardan iki tanesi hemen hemen sıfır maliyetlidir.Bir tanesi de Japon Büyükelçiliğinin kendi hibe kredileri arasındandır.Bu üç projede de belediyeye en ufak bir maliyet yüklenmemektedir.Kent Konseyleri tamamen bağımsız çalışır kenteki tüm kuruluşlara eşit mesafeyi korumak zorundadır.Belediyelerde  kent konseylerine ve çalışma guruplarına uygun bir ortam yaratmak ve sekreterya  hizmetini vermekle yükümlüdür.
 
Bu gönüllülük işidir
Yönetmelik esas alınarak hazırlandığı söylenen tüzükteki yanlışlardan bir tanesi de komisyonların yapılandırılma biçimleridir. Yönetmelik sayıyı en az beş kişi olarak belirlerken burada hazırlanan tüzükte en fazla beş ve yedi kişiyle sınırlama getiriliyor. Bu gönüllülük işidir. Bu şekilde hareket edilmesi durumunda katılımın sağlanması da zaten mümkün değildir. Kent Konseyi komisyonlarının toplantısında komisyon üyesi olmadığı gerekçesiyle sayın Özcan Işıklar’ın toplantı dışına alınması, konseyin ne derece  katılımcılık ve  gönüllülük esasına göre çalıştığının da bir göstergesidir. Özcan Işıklar ki, 99 yılındaki Yerel Gündem 21’in oluşumunda büyük emekler sarf eden bir arkadaşımızdır. Yapılanlar ve tavırlar son derece yanlıştır. Ayrıca komisyonlarda görev alanların, Kent Konseyi Genel Kurulu’nda belirlenmesi de çok enteresandır. Komisyonlar gönüllülük esaslarına dayalı olmalıdır. Aksi takdirde bu iş gönüllülükten çıkar ve bir bürokratik görevi tamamlama anlamına gelir.
 
Sergilenen tavırlar tamamen işin ciddiyetinden uzak
Kent konseyi genel kurulları ve belediye meclis toplantıları ağlama duvarı  değildir. Duygusal travmaların yaşanması için hazırlanmış zeminler değildir. Bunlar çok ciddiye alınması gereken toplantılardır. Bakıyorum da, yapılanlar ne kadar amacının dışında ve ciddiyetten uzak. O gün orada yaşanan laf kalabalığı, duygusal travmalar, ağlamaklı konuşmalar, bunlar işin ciddiyetinden çok uzak şeyler. Bu kadar mı oynanır, bu kadar mı çok maske takılabilir?
 
Son olarak Kent Konseyi komedyasının ikinci perdesini hep birlikte izledik Üçüncü perdede neler olacağını bekleyip göreceğiz.
 
İyi seyirler.”
 
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol