BEN biraz Silivrili sayılırım... 1980’lerin başında ailecek oraya yerleştik, annem-babam hálá orada yaşıyor... Gençlik günlerimin kahrını çok çekmiştir bu şirin Trakya kasabası...
Madem kimilerine göre tarihin en büyük fiyaskosu, kimilerine göre ise tarihin en büyük davası Silivri’de bugün başlıyor... O zaman davayı takip edeceklere bir hizmetimiz olsun, küçük bir "Silivri rehberi" sunalım:
BİR: Sahilde "Şuayip’in çay bahçesi" vardır... Hava güzelse takılın... Çayı enfestir...
İKİ: "Deniz Feneri"nin olumsuz çağrışımlarını bir tarafa bırakmayı becerebilirseniz, sahildeki deniz fenerinin etrafında konuşlanmış "Küpeşte Kafe" vardır... Süper bir yerdir...
ÜÇ: Çarşıda demokratik solcu "Kasap Tahir"den et, Milli Nizam’dan beri Milli Görüşçü "Terzi Recai"den gündeme dair görüş alabilirsiniz...
DÖRT: İlk açıldığında İstanbul’un en kral oteliydi, ancak şimdi biraz bakımsız kaldı... Klassis’in lobisinde pineklemek keyifli olabilir... Deneyin...
BEŞ: Tekirdağ köftesinin en şahanesi Silivri’de yenir... Köftecilerin hepsi iyidir ama sahildeki "Silivri Köfte Sarayı" bir başkadır...
ALTI: Silivri’nin en sosyal adamı Ömer S. Çetin’dir... Size hiçbir karşılık gözetmeden rehberlik yapar... Sorup soruşturun, bulun Ömer’i, rahat edin...