“SADAKA TAŞLARI, OSMANLI DEVLETİ’NİN İNSANA, YARDIMLAŞMAYA VERDİĞİ ÖNEMİ GÖSTERMEK AÇISINDAN ÇOK GÜZEL BİR ÖRNEKTİR”
Bunların bir tanesi Sadaka Taşları diğeri de Şifahaneler’dir. Şifahane çok geniş anlamda tedavi merkezleri anlamına geliyor. Osmanlı şehrin belli yerlerine sadaka taşları koymuş. Oralara hali vakti yerinde olan insanlar, kimsenin kendisini görmediği bir saatte bir miktar para koyuyor, buradan alan fakir insanlar da yine kimsenin görmediği bir saatte bu yardımı alıyorlar. 17. yüzyılda bir Fransız İstanbul’un sosyal yapısını incelemek için geldiğinde Üsküdar Doğancılar semtinde böyle bir taş ile karşılaşıyor. Bir gece oraya bir miktar 100 akçe para koyuyor. Üç gün Fransız bekliyor. Kimsenin ihtiyacı olmadığı için o, para orada üç gün bekliyor. Dolayısıyla bizim devletimizin dayandığı Osmanlı Devleti’nin insana, yardımlaşmaya verdiği önemi göstermek açısından bu çok güzel bir örnektir.
“DÜNYANIN EN BÜYÜK DEVLETLERİNDEN BİRİNİN VARİSLERİSİNİZ, BUNUN FARKINDA OLARAK DAVRANIN VE YAŞAYIN”
Hastaları tedavi etmek için Şifahaneler kuruluyor. O, tarihte daha çok ruh hastalıkları ön plana çıkıyor. Arkadaşlarınız ve Müzik öğretmeninizin de desteği ile hangi makamın hangi hastalığa iyi geldiğini yaptıkları tespitte ve 6-7 yüzyıldır Osmanlı’da bunların nasıl kullanıldığı anlatılacak. Bu gün Amerika’da müzik ile tedavi yeni tespit ediliyor ve üniversitelerde kürsüleri var. 15. yüzyılda Manisa’da ki Ruh Hastalıkları Hastanesi hala vardır. Osmanlı ruh hastalarını müzikle tedavi ederken medeni dediğimiz dünyada Fransa o, yüzyıllarda ruh hastasını içine şeytan girdi diye ateşe atıyordu. Onun için kimlik değerlerimizin farkında olalım, budalaca ve moda diye bu gün zengin devletlerin medeni devletler olduğunu zannederek onlara özenmeyelim. Dünyanın en büyük devletlerinden birinin varislerisiniz, bunun farkında olarak davranın ve yaşayın.”