Silivri Facebook
banner88

MİLLİYET GAZETESİNDEKİ YILLARIM.(Ö. BÜYÜKOĞLU)

MİLLİYET   GAZETESİNDEKİ  YILLARIM....

1960 ihtilali olmuş, vatandaş askeri baş tacı etmişti. Beyazıt  Meydanı’nda devriye  gezen  tankları  hatırlarım. Genç-yaşlı/erkek-kadın tanklara  çıkıyor, askerlere  sarılıyor  ve  yanaklarından öpüyordu.

Cağaloğlu-Babıali  caddesinde  oturuyorduk. Milliyet  gazetesin de  İstihbarat şefi  rahmetli  Faruk Demirtaş'ın  adeta  sağ koluydum. Ev ile gazete arası 100 mt. Molla Fenari sokakta  Cağaloğlu kız sanat orta okulu bitişiği idi Milliyet  binası. Henüz DOĞAN grubu satın almadan önce.1960-1970 yılları.

Haberlerimin %99 u fotoğraflı ve özel idi. Abi dediğim  Faruk Demirtaş'a, her sabah ortalama 2 haber  teslim ederdim. Milliyet   gazetesinde  siyah beyaz filim kullanırdık.

Faruk  abi  haberlerimi  sadece okur, kağıda basılmış  fotoğraflarıyla  birlikte Hasan Pulur beye teslim ederdi. Hasan bey  hem yazı işlerinden sorumlu, hem de OLAYLAR ve İNSANLAR  köşesini hazırlardı. Bu köşede  200 ü aşkın  haberim yayınlandı. Gazetenin  normal  sayfaların da   çıkan  haberlerim ise 10 yıl içinde  1500 ü geçiyordu.

Bugün, o günlerden kalma 2 haberi  aktarıyorum.

Birinci haber Adnan PEKAK ile ilgili. Ses sanatçısı olan PEKAK’I  özellikle  bayanlar sıcak kanlı ve samimi olması nedeniyle çok severlerdi. Zeki Müren’den sonra, Müzeyyen Senar'ın  yetiştirdiği  talebelerdendi.

Dostluğumuz çok iyiyi idi. Bugünkü gençlik Adnan Pekak'ı tanımaz.

Adnan bey, Bergüzar Korel’in (hakim Feride Şadoğlu)  babası, pek çok film çeken rahmetli  Tanju  Korel'in  dayısıdır.

O tarihlerde;  her çarşamba  büyük gazinolar  KADINLAR  MATİNASI  tertip ederdi. Sabahın  köründe  kadınlar, gazino  önlerin de  sıraya girerdi. Bu tip  eğlenceleri kaçırmazdım. Bu matinelerin çoğunda kavga çıkardı. Kadınlar saç saça, baş başa dövüşürler bana da konu çıkardı.

Adnan Pekak  bir gün, hafta arası  Büyükçekmece  sahilindeki  plaja davet etti. O gün  öğleye kadar yüzdük. Yemek için plaj  restoranına  giderken  çevremizi  genç bayanlar çevirdi. Fotoğraf ve imza istiyorlardı. Tek mayodan başka  yanında ve üstünde bir şey yoktu. Durumu açıklamasına rağmen  bayanlar ısrar ediyordu. Dayanamadı Adnan Pekak, -"Rahat bırakın beni artık " dedi. İşte o anda bayanlardan biri  mayonun  lastiğine öyle bir asıldı ki mayo 3 parça oldu ve Adnan Pekak çırılçıplak kaldı... 4 Ağustos 1966 perşenbe. Milliyet  gazetesinin  1 nci  sayfasında haber oldu.

Gelelim  2 nci  habere. Bugünkü  Sirkeci  Tren Garının  bitişiğinde  gazino vardı. Şu anda, buraya cami yapıldı. Sadece pazar günleri  matine yapardı. Sabah saat 08.00 de  eğlence başlar, 2 saatte bir   salon boşaltılarak  yeni müşteriler girerdi. Biletle girilen bu matinede bilet 1 TL idi.

Müşterilerin %100 çarşı iznine çıkan askerlerdi.

Sahneye  4 genç bayan  sıra ile çıkar, pikapda çalan müzik  eşliğinde  soyunurdu. Sütyen dahil çıkartılırdı. Sadece bikininin altı kalırdı.

İşin Türkçesi göğüs şov yapılırdı  ve çıplak durum  sadece  2 dakika  sürerdi. Program biterdi.

Her hafta gelen  erler  bunu bildiklerinden  3-4 bilet alır, akşama kadar  salondan  ayrılmazlardı. Bu haber de 1 kasım 1967 Milliyet sayfa 3 de yayınlanmıştı.

 

Şimdi  gelelim  esas konuya, Cağaloğlu'ndan  Kadıköy'e  taşındık. oradan da  1990  lı  yıllarda  Silivri ye  geldim.

İş  arıyordum. Hürbakış da   Cüzi bir para ile  sigortasız iş buldum. Şükran Eser,  ben  ve bir de üniversite öğrencisi  genç bir kız vardı. Gazetenin  genel yayın  yönetmeni de  Yavuz Kaynarca...

Yavuz Kaynarca ile halen sık olmasa da görüşüyoruz. Tülay Kaynarca ile  en az 10 yıl haberlere  beraber  gitmişliğimiz var. Ne zaman ki  siyasete atıldı  o günden bu yana  irtibat koptu. Hiç görüşmedik. Çevresini  pek çok  dalkavuk sardı. İşte bunların arasında olmamak için  görüşme imkanı doğmadı. Sadece  1 defa oğlum hastaneye kalktı. Göztepe SSK ya. hastalığı tespit edilemiyordu.Yavuz beyden yardım istedim.Yavuz bey Tülay hanıma  o da özel kalemine  aktarmış. İlgisine teşekkür ederim.

Gelelim son  cümleye. Hürbakış'ın  Gn.Yayın Müdürü  Yavuz Kaynarca. Şükran Eser'e telefon etmiş. Özcan beyin işine son veriyorum. Gazetede pek çok kişiyi çıkarttık. Ekonomik durum. Gazetecilikte hiç başarılı zaten olmadı. Kendisine hizmetleri için teşekkür ederim... Hayat  devam ediyor...

Özcan BÜYÜKOĞLU

 


 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol