Son 3 Kaymakam da , ilçeyi çok sevdiklerinden emekliliklerini SİLİVRİ de geçirmek üzere mütevazı birer ev sahibi oldu.
Beylikdüzü ilçesine tayin olan son kaymakamla 4 yıl içinde tanışmak kısmet olmadı.
Ne var ki İnternet siteleri aracılığıyla tüm icraatlarını adeta gölgesi gibi takip edebiliyordum.
Son günlerde hemen hemen her iş yerinin açılışına belediye başkanıyla katılmaya başlamıştı.Davet edilen yemekli-yemeksiz toplantıların %99 una gidiyordu.
Halkın içinde adeta yaşıyordu.
Bir yorumcu vatandaş SEL AFETİNDE ,ayaklarında çizme çalışmasını anlatmış.Yapması da normaldi.Silivri’nin en büyük mülki amirinin görevi zaten bu değil mi idi.?
Bir ara Kaymakamlıkta basın bürosu kuruldu. Basına haber dağıtımı yapıldı. Ancak ne hikmetse ömrü uzun olmadı.
Beylikdüzü ilçesine mülki amir olarak gitmek o kadar sıradan bir iş değildir.O ilçe belediyesinde ,yıllarını AKSU bakan iken,baş danışmanı Yetkin Çavdar ile AKP de az çok söz sahibi Tahir Sert bulunmakta. İç İşleri bakanlık teşkilatı içinde , Yetkin Çavdar’ı tanımayan yoktur.Şuan dahi her sözü bir emir olarak
anında yerine getirilir.
2006 yılı…Hacı Pervane sokakta ki esnaf ile polis arasında dükkan önlerine park edilen araçlar nedeniyle büyük arbede çıkmıştı. Başı çekenler arasında Bayburtlu bir iş adamı da vardı. Polise haklı olarak direniyordu.Polis bu vatandaşı yaka paça emniyete götürdü. Burada da direnme olunca , göz altı bölümünde BİBER GAZI sıkılarak iş adamı sakinleştirilmeye çalışıldı.
İş adamının çevresi önce basından yardım istedi. Gazeteciler Em.Md önünde toplandı. Polisler içeriye kimseyi sokmuyordu. YARDIM EDİN ,BİZİ KURTARIN gibi sesleri gazeteciler de duyuyor, ancak ellerinden bir şey gelmiyordu.
Olayı anında Yetkin Çavdar beye ilettiler.Yetkin bey adeta bir HIZIR BABA misali Em.Md lüğüne geldi ve hemşerisi iş adamını çekip aldı. Tedavi için de en yakın hastaneye götürdü.Bu olay Ulusal Basında haber olunca ,PARK YASAĞI da , gevşetildi.
Köy muhtarının veya köylünün bir derdi varsa, kapım açık, buyursun mantığıyla hareket ediyordu.
İlçede bir şayia çıkarmışlardı , Kaymakam bey belirsiz saatlerde kendi özel arabasıyla köyleri gizlice dolaşıyordu.Gördüğü aksaklıkları not alıyor ve bu aksaklıkları makamdan talimat veya emirle hal etmeye çalışıyordu.
Haftanın pazartesi, yani pazarın kurulduğu günler Silivri kalabalık olur. Köylerden akın akın insan gelir. İşte pazartesi günleri saat 10-16 arası,menşei belli olmayan PORNO TV yayınları başladı. Ama ne PORNO… Çocuk –hayvan pornosu dahil.Olayı kaymakam beye anlattım.Anında telefona sarıldı.Emniyeti aradı. Bir ekibin benimle temas kurmasını istedi.
Başlarında yakışıklı Terör uzmanı Polis Erol olmak üzere 3 polis arkadaşı eve davet ettim. Gördüklerine inanamadılar. Hatta evde video oynatıcısı aradılar. O tarihte normal TV antenım vardı. Anteni tetkik ettiler ve olayın hakikat olduğunu görüp rapor hazırladılar.
Ertesi hafta da TV de ki YAYIN olayı tekrarlanınca
Kaymakam bey beni yanına çağırdı.
Korsan yayın özellikle BİRAHANELERDE ilgi görüyormuş.Müşteri sayısı o kadar çoğalıyormuş ki içerde adım atacak yer kalmıyormuş.
Tabii ki birahaneler Pazartesi günleri adeta bayramı yaşıyorlarmış.
Kaymakam bey bana bir teklifte bulundu. Pazartesi günleri Silivri de ki BİRAHANELERİ 10-16 arası tek tek dolaşacaktım. Hangi birahane TV sinde program yayınlıyorsa telefonla kaymakam beye bildirecektim. O da o birahaneyi anında bastıracaktı.
NEDEN BEN dediğimde, cevabı hazırdı. Birahaneciler tüm polisleri tanıyordu. Polis sivil olsa dahi tanınacaktı.Zira benzeri iş evvelce CD lerle gerçekleşiyor ve polis CD leri toplayıp KANIT OLARAK mahkemeye teslim ediyormuş.
Tabii ki CEVABIM HAYIR OLDU. Ondan sonra olayı duymayan kalmadı. TV Korsan yayın da kesildi.
Yüzbaşı yağmurlu günlerde sivil giyinir ve özel arabasıyla köyleri tek tek özellikle gece hava karardıktan sonra dolaşırdı.Nedeni, uyuşturucu imal edenler ,yağmurlu günlerde kokuyu saklayamazlarmış.
Gazetecilerle dost idi. Hiçbir olayı saklamazdı. Tümünü açık yüreklilikle anlatır,ancak sakıncalı olanları veya tahkikatı devam eden olayları yazmamamızı rica ederdi. Bizler de isteğini kabul ederdik
Yüzbaşı bir gün telefonla beni aradı. Tüm gazetecileri tek tek aramış. Ancak hiçbiri o an müsait olmadığından gelemeyeceklermiş. Benim müsait olup olmadığımı sordu ve sonra da Değirmen durağında beklememi istedi. Oradan beni alacak bir yere gidecektik.
Dediği saatte makam arabasıyla geldi ve beraber Çanta sapağında E-5 deniz tarafı ,metruk ,çevresi sık ağaçlıklı 2 katlı bir ev bulunan 100 dönüklük bir araziye geldik.
Binanın dış yüzü kurşun izleri ile doluydu. İstediğin gibi fotoğraf çek dedi. Dediğini yaptım.
Sonra geri dönerken BOMBA AÇIKLAMASINI YAPTI.
Gittiğimiz yer YEŞİL’in eğitim alanı imiş. Adamları burada silah eğitimi yapıyormuş..Ne yazık ki baskın esnasında kimse bulunamamış ancak evde ki dökümanlar iddianın doğru olduğunu göstermekte.Bina içinde 2000 i aşkın tüfek ve tabanca kovanı toplanmış.YEŞİL’in ÇANTA beldesinde yaşamış olması,Ulusal basına MANŞET haber oldu.
Kaymakam ve Jandarma komutanı o tarihlerde büyük baskınlara imza attı.Özellikle uyuşturucu imalathaneleri köylerde basıldı.
Kaymakam görev süresi içinde her bir köye en az 25 defa gitti. Bizler şahittik. Gazetecileri de yanına alır dertleşme toplantılarına katılırdık.
Beylikdüzü ne tayini çıkan Kaymakama hayırlı mesailer diler ve yazıyı noktalarım.
Özcan BÜYÜKOĞLU