Silivri Facebook
banner88

Necip TÜRK Milleti Eğleniyor!
 
Sessizliğin tadını çıkarıyordum ki; acayip bağırışlarla kendime geldim, hayal-mayal kalmadı.
 
Güzel halkım sahile ve denize hücum etmişti, inanılmaz haykırışlar, Türkçe-Kürtçe bağrışmalar, çıkarılan garip sesler, ne huzur bıraktı ne başka bir şey.
 
Birisi de haykırıyordu; gelin ulan gelin balık var!!! Tabii denizden mühimmat çıkması çok doğal olunca denizde balık olması garibimi şaşırtmıştı.
 
Ve ben niye şaşırıyordum ki, bu sesleri, bu avazları, ilk defa duymuyorum ancak kışın uzun süren huzurlu sessizliğinde necip milletimizin eğlence anlayışını unutmuşum.
 
Türkiye dışında uzak doğu dahil olmak üzere bir çok ülkede tatil yapma şansına sahip oldum.
 
Hiçbir yerde bu garip sesleri duymadım, tabii ki yarışmalar, coşkulu anlar, tezahüratlar olur, olması da güzel ancak desibeli bu kadar yüksek, herkesi özellikle taciz edecek yüksek volümlü bağrışarak eğlenenleri görmedim.
 
Uçaklarda, otellerde, tatil köylerinde, alış-veriş merkezlerinde sürekli ağlayan, bağıran, hep bir şey tutturan çocuklar nedense hep bizlerin çocuklarıdır.
 
En sık rastladığım da şu;
daha geçen hafta marketteyim, genç bir karı-koca, babanın kucağında bir oğlan, anne hamile, eteğinde bir kız çocuğu, alış veriş arabasında bir şirin velet daha, annenin eteğindeki kız sürekli bağırıyor, baba baba baba, defalarca, babada tık yok, kız avaz avaz, yakasına yapışasım geldi;
bir kere "efendim" kızım desen kız susacak,
ama belli ki hayatından bezmiş, duymuyor umursamıyor bile,
etraf rahatsız olurmuş umurunda değil,
kendine saygısı yok ki başkasına olsun,
 
eh böyle eğitimsiz doğurgan insanların büyüttükleri çocukların da gelecekleri ne olur?
 
Hep beraber görüyoruz.
 
 
****************************
 
 
Son iki gündür evde kabus yaşıyorum.
 
Evi karafatmalar bastı; evet 1-2 adet değil, ordu halinde.
 
Bahar geldi, doğa canlandı, tabii böcekler de ortaya çıkacak.
 
Bireysel olarak tabii ki ilaçlama vs. yapıyorum ama başa çıkılacak gibi değil,
 
Geçen sene kene paniği de yaşadık ancak Belediyenin acil müdahalesi ile çok çabuk kurtulduk, ayrıca düzenli yapılan ilaçlama sayesinde böyle problemlerimiz de en aza indirgeniyordu.
 
Ben hala yeni yönetimin buraya ne zaman uğrayacağını programları arasında Parkköy’e yer olup olmadığını merakla bekliyorum. Yoksa eski başkan Sn. Turan’dan önceki yönetimlerin uyguladığı politika, yani uzun yıllar yazlıkçılara boş verilmişlik devam mı edecek?
 
 
Parkköy, Silivri’nin en eski ve kurulduğunda en nezih yazlık bölgesiydi.
 
Geçen seneler zarfında tabii ki çeşitli nedenlerle evler el değiştirdi, nüfus yaşlandı, tercihlerin değişmesi nedeniyle iyice terk edilmiş ve bakımsız bir site haline dönüştü.
 
Yaz-kış burada yaşamayı seçen ve hala burayı ve Silivri’yi seven birkaç aile, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, ancak site yönetim zafiyetleri de yıllardır hizmet vermeye çalışana hiçbir şey yaptırtmamak üzerine kurulu olduğundan elimizden fazla bir şey gelmiyor.
 
Yeni Belediye Başkanının yaz sezonu tam açılmadan yazlık bölgelere bazı düzenlemeler, ilaçlama, temizlik, sokakların iyileştirilmesi, tamamlanamayan alt yapı çalışmalarının akıbeti hakkında çalışmaları olacak mı merak ediyorum.
 
Yoksa Parkköy, toz-çamur, kamburlarla, çukurlarla dolu yollara, denizde farelerle birlikte yüzerek hayvan sevgilerini göstermeye, regard’ların sürekli taşarak mikroplara bağışıklık kazanmaya, kene, böcek istilasına karşı bireysel silahlanarak savaşmaya mahkum mu olacak?
 
 
****************************
 
 
Heykeli dikilesi, güçlü kadını, sevgili, saygın Prof. Türkan SAYLAN’ı kaybettik, Türkiye ve özellikle Türk Kadını büyük bir beyni ve yüreği kaybetti. Başımız sağ olsun. Mekanı cennet olsun.
 
Ölümünün hızlanmasına yardımcı olanlar, o güzelim bandanası üzerinden bel altından vuranlar kına yakabilirler.
 
Umarım, Silivri ceza ve infaz evinde tutuklu bulunan büyük değer, ülkede ve dünyada büyük başarılara imza atmış Saygın Bilim Adamı, Prof. Mehmet HABERAL sağlığını yitirmeden yanlıştan dönülür ve hükümetin büyük başarı ile içeri tıkmayı başardıkları diğer tüm değerli bilim adamı, şerefli insanlar ölmeden aklanırlar.
 
Deniz Feneri davasını ise boş verin! Birkaç edepsizin işi, yani fasa – fiso!!!
 
Hoşça kalın, sevgiyle kalın.
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol