Silivri Facebook
banner88

KAMBER ATEŞ, NASILSIN!   LAYKE CANE MIN TU ÇAWA NI?! **
 
Isimlerden biri hazırdı, ona Can diyorduk... Ikinci ismi ararken, bir gün Hürriyet gazetesinin avrupa baskısında bir haber gözümüze çarptı… Yasaklı isimlerden bahsediyor ve kocaman bir liste veriyordu… Kürtçe isimlerin listesi… bunu okuyunca isyan ettik ve protesto amacıyla Can’a ikinci ismi bu listeden seçtik… Berfin…
 
Bu memlekette, çocuklarına Berfin, Boran, Berivan, Hazal, Roja, Zoran, Şivan isimlerini koyanlar senelerce mahkemelerde süründüler… Köylerin adı, dağların, ovaların, bayırların, adları değişti… Asimilasyon programı devlet politikası haline getirildi…
 
Anadolu insanı 72 milletin karışımından oluşmuştur ve  çok dilli ve de çok kültürlüdür… Maalesef  bu zenginlik yıllarca inkar edilmiştir… Bir halkın dilini inkar etmek, bir kültürü inkar etmek anlamına gelir, ki ülkemizde yillardır kürtçe diye bir dilin olmadığını iddia eden ve hatta kart+kurt = kürt edebiyatına inanan akli evvel devlet adamlarımız olmuştur…
 
Ülkemizdeki kürtçe yasağı, Şeyh Sait isyanı’ndan sonra gündeme geldi… “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyaları başlatıldı ve Güneydoğu’da sokakta kürtçe konuşanlara para cezaları verilmeye başlandı… Kürtçe şarkılar yasaklandı… Ama bunun en sert biçimde uygulandığı dönem 12 Eylül sonrası oldu...
 
12 Eylül döneminde, özellikle cezaevlerindeki baskıcı yasak bir çok filme bile konu olmuştur… Kamber Ateş Mamak’ta yatmaktadır ve bir gün annesinin onu ziyarete geleceğini öğrenir… Anne köyünden dışarı çıkmamıştır ve doğal olarak orada hangi dil konuşuluyorsa sadece onu bilmektedir… bu dil ise kürtçedir ve Mamak görüşmelerinde ise türkçeden başka bir dil konuşmak yasaktır… Kamber’i bir tasa almıştır, çünkü annesi türkçe bilmemektedir… Ve kaygılı bir şekilde görüşe çıkar, annesi gelmiştir… Anne oğlunu görünce sevinçli bir çığlıkla seslenir: “Kamber Ateş nasılsın!”  Kamber yanıtlar: “iyiyim canım annem”  Kadın, oğlunun gözlerinin içine hüzünle bakarak yine sorar : “Kamber Ateş nasılsın!”  Kamber annesine sadece bu cümleyi ezberlettiklerini anlamıştır… kadıncağız hep aynı cümleyi tekrarlayıp durur… Bir anne oğluna olan özlemini, hasretini, sevgisini anlatamıyor… derdini, ihtiyaçlarını soramıyor…
 
Anne, sesini hüzünlendirip, gözlerindeki yaşlarla soruyordu: “Kamber Ateş nasılsın!”  canım oğlum, sıkıntın var mı demekti bu… bir şeye ihtiyacın var mı demekti… sana çorap öreyim mi demekti… seni seviyorum demekti… Görüş bitince anne yineledi aynı cümleyi: “Kamber Ateş nasılsın!”   canım yavrum, hoşçakal demekti bu da…
 
Insanlar konuşa konuşa anlaşırlar… Dil, bir halkın kültürünü oluşturan en temel unsurdur ve anadil hakkı insan haklarının birinci kuralıdır… Bir halkın dilini yasaklarsan, onun elinden türküsünü almış olursun... ninnilerini alırsın... ağıtlarını alırsın elinden... onu nefessiz bırakırsın...
 
1991’de, Özal hükümeti zamanında bu yasağın kaldırılması yönünde çalışmalar yapıldı… 25 Ocak 1991’de bakanlar kurulu, kürtçe konuşma ve şarkı söylemeyi serbest bıraktı…
 
Ve 2009’da TV 6 yayına girdi… Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’nın, kanalın açılışında banttan yaptığı konuşma, kürtçe dublajla yayınlandı…ve Başbakan kelimesi kürtçe olarak geldi ekranlara: Serokwezir…
 
Ve 24 Şubat günü Ahmet Türk mecliste kürtçe konuştu diye olay oldu… Başka ilginç şeyler de var… Örneğin; Yüksek Seçim Kurulu, 29 Mart 2009’da yapılacak belediye seçimlerinde uyulması gereken seçim yasaklarını açıkladı ve toplam 27 madde olan bu yasakların içinde bence en ilginci “Türkçe dışındaki diğer dillerde propaganda yasağı”dır… anlamadığım ikinci şey de budur…
 
Devlet kürtçe konuşuyor, şarkılar söylüyor… ama vatandaşa yasak yine… bu nasıl bir yaman çelişki… anlaşılacak gibi değil…
 
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise, bir devlet televizyonunda kürtçe yayının yapılmasına karşı çıkmış ve demiş ki : «  ya Çerkezler de, Araplar da isterse ne olacak ? «   ama dükkanlarımıza ingilizce isimler koymamıza kimse ses çıkarmıyor nedense… gençlerimiz ingilizce kelimeler serpiştirilmiş garip bir türkçe  kullanırken kimsenin bundan rahatsız olduğu da yok… Radyolarımızda, televizyonlarımızda bütün dillerden şarkılar dinlemekteyiz… En önemlisi, dualarımızı arapça yapıyoruz… Peki, Türkçe icinde 5000 tane Fransızca, 6000 tane Farsça ve yaklaşık 3000 tane Arapça kelime olduğundan kimin haber var?  Öylese, Kürtçenin günahı nedir, bilen varsa söylesin…
 
70 yıldır korkuyoruz çok kültürlülükten... bu zenginlik bizi yönetenleri neden bu kadar korkutur bilmem… 70 yıldır bu yüzden cok felaketler, acılar yaşadı benim güzel ülkem… ve 70 yıldır her değişim bize yukarıdan dayatılı… ve bizler her daim değiştiren değil, hep kabullenip boyun eğen olduk… bir dönemin Istanbul valisi şöyle bir laf etmiş zamanında: «  Size ne oluyor, eğer bu ülkeye komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz. »
 
Ne diyelim, herkese kolay gelsin… bye bye
 
** Canım oğlum, iyi misin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol